İçtihatlar

Eşini Annesiyle Birlikte Oturmaya Zorlayan Eş

Eşini annesiyle birlikte oturmaya zorlayan eş boşanma davasında kusurludur.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas: 2022/9975, Karar: 2023/487, K. Tarihi: 08.02.2023

Evlilik birliği süresi içinde eşlerin uyması gereken birtakım yükümlülükleri vardır. Eşlerden birinin bu yükümlülüklere uymadığı takdirde boşanmada kusurlu hale gelirler.

Boşanmada kusur sayılan haller somut olaya göre değişiklik göstermekle beraber bu hallerden bazıları zina, hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranışta, eşlerden birinin suç işlemesi, eşlerden birinin konutu terk etmesi, akıl hastalığı, sadakat yükümlülüğüne aykırılık ve  şiddettir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2022/9975 Esas, 2023/487 Karar sayılı ve 08.02.2023 tarihli ilamında; eşini annesiyle birlikte oturmaya zorlayan eş boşanma davasında kusurlu olduğu içtihat edilmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas: 2022/9975, Karar: 2023/487, K. Tarihi: 08.02.2023

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların 07.12.2018 tarihinde evlenmelerine rağmen düğün yapmadığını ve aile konutu açmadığını, müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, ilgisiz davrandığını, kayın validesinin her işe karıştığını, müvekkilini oğluna yakıştıramadığını, aşağıladığını, kendisi ile birlikte oturmasını istediğini müvekkilinin kabul etmediğini, ayrı bir ev açılmayarak ekonomik şiddet uygulandığını beyanla, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE-TÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı vekili cevaba ve karşı davaya cevap dilekçelerinde; davalının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, düğün yapmaya ve aile birliğini kurmamaya çalıştığını, annesi ile birlikte oturmaya zorladığını, davalının psikolojik ve cinsel şiddetine maruz kaldığını, davalının ailesinin müvekkilinin onur ve şerefini kırıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, müvekkilinin kullandığı babası adına olan telefon hattını değiştirip kendi adına hat aldığında ise hem mesajla hemde arayarak bilgi verdiğini beyanla karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-karşı davacı vekili davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde;tarafların evlendikleri tarihte müvekkilinin …’de uzman erbaş olarak çalıştığını, lojman çıkmayan personelin …’de ailesine ev açmasının yasak olduğunu, .’ta ayrı bir ev açmaları için teklif edilen hiçbir evi karşı davalının kabul etmediğini ve kendi ailesi ile kaldığını, müvekkilinin annesinin elinden gelen bütün yardımları yapmasına rağmen karşı davalı tarafından beğenilmediğini, müvekkiline karşı “ev işini bile halledemiyorsun adam değilsin” “nasıl erkeksin” şeklinde onur kırıcı sözler söylediğini, telefonunu değiştirmesine rağmen bilgi vermediğini, müvekkilin annesi sorduğunda ise “ne eşliğini ne adamlığını gördüm, istediğimi yaparım” diyerek telefonu yüzüne kapattığını, müvekkilin 03.09.2019 tarihinde lojman çıkması üzerine karşı davalıyı aradığında ise karşı davalının ” e devletine bak boşanma davası açtım avukatımla görüş” dediğini, karşı davalının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşnamalarına, müvekkili lehine 60.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı vekili davaya ikinci cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; karşı davalının psikolojik ve cinsel şiddet, ailesinin küçük görme, hakaret iddialarının gerçek dışı iftira olduğunu, telefonunu değiştirdiğinde hiçbir şekilde bilgi vermediğini, karşı davalının müvekkilinin ailesine saygısız davrandığını ve köylüsünüz diyerek aşağıladığını, karşı davalının iddialarının asılsız ve haksız olduğunu beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalı kadının telefon numarasını değiştirdikten sonra eşine haber vermemesi ve eşinin annesinin bu durumu sorması üzerine eşinden bahsederek “ne kocalığını ne adamlığını gördüm” şeklinde rencide edici şekilde konuştuğu, davacı-karşı davalı kadının . üzerinden “benden orda yok, senden burda çok” şeklinde paylaşım yapması sonrası eşinin annesi telefonda paylaşımın sebebini sorduğunda ise “sanane, ne paylaşırsam paylaşırım” şeklinde karşılık vermesi şeklinde eylemlerde bulunmak suretiyle evlilik birliği içerisinde eşine karşı kusurlu hareketlerde bulunduğu, erkeğin, kadına karşı kusurlu hareketinin varlığı davacı-karşı davalı kadın tarafından ispat edilemediği, davacı-karşı davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın reddine, davacı-karşı davalı kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, davacı-karşı davalının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkek lehine 7.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı vekili; delillerin tamamının toplanmadığı gibi mevcut delillerinde değerlendirilmediğini, düğün yapmaktan kaçınma, aile konutu açmama, ailesinin müvekkiline baskı yapması ve buna sessiz kalınması, ailesi ile birlikte oturmaya zorlanmasına ilişkin davalı-karşı davacının kusurlarının kabulünün gerektiğini, mahkeme gerekçesinde kabul edilen kusurların ise gerçekleşmediğini ve tanık beyanlarının asılsız olduğunu, tanıklarının beyanlarına itibar edilmemesinin gerekçesinin açıklanmadığını beyanla usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasına, açtıkları davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalının İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalının tam kusurlu olduğu, davalı-karşı davacının ispatlanmış bir kusurunun olmadığı, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur derecelerine göre davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, davalı-karşı davacının tazminat taleplerinin ise kısmen kabulüne ilişkin kararın doğru olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı vekili; tanık beyanlarının istinaf mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, gerekçesininde açıklanmadığını, bir kısım delillerin toplanmadığını, düğün yapmaktan kaçınma, aile konutu açmama, ailesinin müvekkiline baskı yapması ve buna sessiz kalınması, ailesi ile birlikte oturmaya zorlanmasına ilişkin davalı-karşı davacının kusurlarının kabulünün gerektiğini, mahkeme gerekçesinde kabul edilen kusurların ise gerçekleşmediğini ve tanık beyanlarının asılsız olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın kabulü, nafaka ve tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece kadının tam kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin davasının kabulüne, kadının davasının reddine karar verilmiş ise de toplanan delillerden erkeğin de kadına bağımsız konut temin etmeyerek kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Olayların akışı karşısında davacı-davalı kadın da dava açmakta haklıdır. Kadının davası yönünden 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi şartları oluştuğu dikkate alınarak kadının davasının da kabulü gerekirken hatalı kusur belirlemesi ile kadının davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre, davalı-karşı davacı erkeğin davası yönünden de yeniden hüküm kurulması gerektiğinden sair temyiz itirazlarının incelenmesine YER OLMADIĞINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu