İçtihatlar

İşçiye Disiplin Cezası Verilmesinden Sonra Aynı Eylem İçin Haklı Fesih Yaptırımı Uygulanamaz

Bir eyleme iki ceza verilemeyeceği ilkesinden hareketle işçiye uyarı, kınama vb. disiplin cezası verilmesinden sonra aynı eylem için haklı fesih yaptırımı uygulanamaz.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2023/15115, Karar: 2023/17624, K. Tarihi: 22.11.2023 

İşverenin, işçinin hukuka aykırı davranışlarından dolayı iş sözleşmesini sona erdirebilmesi veya daha hafif disiplin cezaları uygulayabilmesi mümkündür. Ancak, disiplin cezası uygulamak için geçerli bir hukuki dayanağın olması, cezanın amacının sınırlı olması ve işçinin kusurlu bulunması gereklidir. İşveren, çalışma düzenini sağlamak amacıyla iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya personel yönetmeliği gibi belgelerde disiplin kurallarını ve cezalarını belirleyebilir.

İşverenin uyguladığı disiplin cezasının ardından aynı eylem için işten çıkarma cezası vermesi hukuka aykırıdır. Aynı fiil nedeniyle iki ayrı ceza verilemez ilkesi geçerlidir. Örneğin, önce uyarı cezası alan bir işçinin ardından aynı eylem nedeniyle işten çıkarılması haksız fesih olarak değerlendirilir. Hukukta “Non bis in idem” ilkesi olarak adlandırılan bu prensip, aynı suç nedeniyle kişinin tekrar cezalandırılamayacağını ifade eder. Dolayısıyla, işçi aynı eylem nedeniyle iki kez cezalandırılamaz. Bu ilke, disiplin hukuku alanında da geçerlidir ve işverenin bir eylem için birden fazla ceza vermesini engeller.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2023/15115 Esas, 2023/17624 Karar sayılı ve 22.11.2023 tarihli ilamında; bir eyleme iki ceza verilemeyeceği ilkesinden hareketle işçiye uyarı, kınama vb. disiplin cezası verilmesinden sonra aynı eylem için haklı fesih yaptırımı uygulanamayacağı içtihat edilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2023/15115 Esas, 2023/17624 Karar, 22.11.2023 Karar Tarihi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 2013 yılında … ve … Şantiyelerinde aşçıbaşı olarak çalıştığını, davacının … sözleşmesinin davalı Şirket tarafından haksız ve bildirimsiz olarak sona erdirildiğini, davacıya yazılı fesih bildirimi yapılmadığı gibi fesih gerekçesinin de açıklanmadığını, … yerinde … aşçıbaşı olmasından dolayı sürekli fazla çalışma yapmak zorunda kaldığını, … bayram ve genel tatillerde, hafta tatillerinde çalışmaya devam ettiğini, ancak bu çalışmaları karşılığı hak ettiği ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, … bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davlıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davalı işyerinde 30.10.2015 tarihinde çalışmaya başlayan davacının 31.05.2016 tarihinde henüz bir yıllık çalışma süresi dolmadan … sözleşmesinin müvekkili Şirket tarafından haklı nedende feshedildiğini, davacının … yerine sarhoş olarak geldiğini, bu hususa ilişkin yazılı fesih bildiriminde davacı imzasının bulunduğunu, fazla çalışma alacağı bulunmadığının imzalı belgeler ile sabit olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın … hukukuna göre çözümlenmesi gerektiği kanaatine varıldığı, 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre işçinin kıdeminin, aynı işverenin işyerinde veya değişik … yerlerinde çalıştığı toplam süreler göz önüne alınarak hesaplanacağı öngörüldüğünden işçinin söz konusu işyerlerinde değişik zamanlarda çalışmış olmasının da durumu değiştirmeyeceği, davacının daha önceki çalışmalarının da kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin ispatlanamadığı, davacının aynı işveren nezdinde geçen çalışma sürelerinin toplanması ile aksi ispatlanamayan kurum kayıtlarındaki gibi kıdeminin 2 yıl, 1 ay olduğu, ücretinin net 2.000,00 USD olduğunu, yol yemek ve barınma yardımı gibi sosyal yardımlar için 200,00 USD eklenmek suretiyle giydirilmiş brüt ücretinin 2.700,28 USD olduğu, feshin haklı nedenle yapıldığını iddia ve ispat edemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre sübut bulan fazla çalışma, hafta tatili ve … bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya ilişkin alacaklarının denetime elverişli bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlarda hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının … sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) alt bendi gereğince haklı nedenle feshedildiğini, davacının işverenin disiplin kurallarına uymadığını, çalışma saatleri içerisinde alkol aldığını ve … alkollü geldiğini, imzalamış olduğu yurt dışı … sözleşmesi ve eki niteliğinde bulunan Yurt Dışına Çıkış Yapan İşçi Bilgilendirme Formu ve Etik İlkeler Uyum Beyanı gibi evraklar ile tüm şartlar üzerinde mutabık kalınmış olunmasına rağmen, davacının etik ilkeler ve ahlaki kuralları hiçe saydığını, davacının kıdem tazminatına hak kazanabilecek çalışma süresini de doldurmadığını, sözleşmeye göre fazla çalışma ücreti talep hakkı bulunmadığını, kaldı ki davacının fazla çalışma iddialarının açıkça hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, tüm çalışanlara çalışmaları karşılığı hak edilen ücretlerinin banka kanalı ile ödendiğini, bilirkişi raporunun hatalı tespit ve hesaplamalar içerdiğini, davacıya yapılan tüm ödemelerin yazılı delil niteliğindeki ücret bordroları ve bu bordroları doğrular nitelikte banka kayıtları ile de sabit olduğunu, bu kapsamda davacının sabit ücretinin her nevi çalışmasını karşılayacak biçimde davacının sabit ücret ile çalıştığı dönem için her nevi hak ve alacağının ücretine dâhil biçimde kendisine ödendiğini, indirim uygulanmamasının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada mübrez Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtları, yurt dışı giriş çıkışa ilişkin kayıtlar, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davacının davalı nezdindeki hizmet süresinin 2 yıl, 1 ay; giydirilmiş net ücretin 2.200,00 USD olduğu, davacıya atfedilen işyerine alkollü gelme hareketi için işveren tarafından davacıya 30.05.2016 tarihinde yazılı uyarı verildiği, bir eyleme iki ceza verilemeyeceği ilkesinden hareketle davacı için yazılı uyarı verilmesinden sonra aynı eylem için haklı fesih yaptırımının uygulanamayacağı, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu, davacı tarafından ispatlanan fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile … bayram ve genel tatillerde çalışmalarına ilişkin ücretlerinin ödendiği olgusu kendisine düşen davalının ödemeyi ispatlayamadığı, hükme esas alınan dosya kapsamına uygun bilirkişi ek raporunda hesaplamaların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf başvuru dilekçesindeki sebepleri tekrar etmiş ve feshin müvekkili yönünden haklı nedene dayandığını savunarak ve resen gözetilecek diğer nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, … sözleşmesinin feshinin davalı işveren yönünden haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve … bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ve bu alacakların ispatı ve hesaplanması konularına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri, 4857 sayılı Kanun’un 17, 25, 32, 41, 44, 47, 59 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu