Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas: 2016/13926 Karar: 2016/11897 K. Tarihi: 26.12.2016 Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın karıştığı kazada, araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının ağır biçimde yaralandığını ve sakat kaldığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 03.05.2012 tarihinde 15.085,00 TL. ödeme yapıldığını; ancak bu bedelin zararı karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 200,00 TL. maddi tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 16.04.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 107.059,05 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili, sigortalılarının kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olarak zarardan sorumlu olduklarını, davacıya 15.085,40 TL. ödeme yaptıklarını ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, davacı taraf araçta yolcu olduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 107.059,05 TL. maddi tazminatın, temerrüt tarihi olan 03.05.2012’den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, Dairemiz uygulamaları ile benimsenen PMF Yaşam Tablosunun tazminat hesabında esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise … Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastaneleri’nin … Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut olayda, kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak … Devlet Hastanesi’nin 30.03.2012 tarihli sağlık kurulu raporunda, davacının % 10 oranında vücut fonksiyon kaybı olduğu belirlenmiştir. Mahkeme tarafından … Üniversitesi Tıp Fakültesi … Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 28.01.2014 tarihli raporda ise, davacının % 47 oranında işgücü kaybı olduğu belirtilmiştir. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, davacının % 47 oranında çalışma gücü kaybı olduğu kabul edilerek maddi tazminat hesabı yapılmıştır. Bu haliyle davacının kendisinin aldığı rapor ile mahkemenin aldığı doktor raporları arasında açık ve fahiş bir çelişki bulunmakta olup, maluliyet hususunda yapılan araştırma yetersizdir. Mahkemece, kazayla ilgili tüm tedavi evrakları celbedilerek yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak, … Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden, çelişkilerin giderilmesi yönünde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3-Davalı taraf yaptığı tüm savunmalarda, davacının, trafik sigortalı araçta hatır için taşındığını ifade etmiş, mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir inceleme ve irdeleme yapılmamıştır. 2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir” düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, böylesi durumda 818 sayılı BK’nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 51) uygulama alanı bulacaktır. Davaya konu trafik kazasında, davacının, akrabası olan dava dışı 3. kişinin sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunduğu görülmektedir. Davacı ile araç maliki ve/veya sürücüsü arasındaki ilişki ve davacının araçta hatır için taşınıp taşınmadığının irdelenmesi, hatır için davacının taşınması durumu varsa, 818 sayılı BK’nun 43. maddesinin (6098 sayılı TBK md. 51) uygulanıp uygulanmayacağının hükümde tartışılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. |