Medeni Usul Hukuku

Yargılamanın Yenilenmesi

Yargılamanın yenilenmesi, hukukun temel ilkelerinden olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla başvurulan olağanüstü kanun yollarından biridir. Bu kurum, kesinleşmiş mahkeme kararlarının belirli sebeplerle tekrar incelenmesine ve yeni bir yargılama yapılmasına olanak tanır. Türkiye’de yargılamanın yenilenmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 374-381 arasında düzenlenmiştir. 

Doktrinde, yargılamanın yenilenmesi kurumu hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bazı yazarlar, yenileme sebeplerinin sınırlı olmasının hukuki güvenlik ilkesi açısından önemli olduğunu vurgularken, diğerleri maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyen durumlar için daha geniş yenileme imkânlarının tanınması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca, yargılamanın yenilenmesi sürecinde taraflara tanınan haklar ve mahkemelerin takdir yetkisi de tartışma konusudur.

Yargılamanın Yenilenmesinin Nedenleri

HMK m. 375, yargılamanın yenilenmesi için başvurulabilecek nedenleri sınırlı şekilde düzenlemiştir. Bu nedenler, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında etkili olabilecek ve kesinleşmiş kararların adil olmayan sonuçlar doğurmasını engelleyecek nitelikteki hukuki sebeplerdir. Doktrinde, yargılamanın yenilenmesi sebepleri genellikle maddi ve usuli nedenler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Yargılamanın Yenilenmesinin Nedenleri

Maddi Sebepler

Yargılamanın yenilenmesinin maddi sebepleri yeni delil veya olgu ve kararın sahte delillere dayanmasıdır.

Yeni Delil veya Olgu

Yargılama sırasında bilinmeyen veya kullanılamayan bir delilin veya olgunun sonradan ortaya çıkması, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilir (HMK m. 375/1-a). Bu delilin yargılamada kullanılan delillerin sonuçlarını değiştirecek nitelikte olması gerekir.

Kararın Sahte Delillere Dayanması

Mahkeme kararının sahte bir belgeye, tanığa veya bilirkişi raporuna dayanması durumunda, yargılamanın yenilenmesi talep edilebilir (HMK m. 375/1-b). Bu tür sahte delillerin mahkeme kararını doğrudan etkilemiş olması aranmaktadır.

Usuli Sebepler

Usuli sebepler mahkemenin yetkisizliği ya da bağımsızlığının zedelenmesi ve karar verilmeden önceki usuli hatalardır.

Mahkemenin Yetkisizliği veya Bağımsızlığının Zedelenmesi

Mahkemenin yargı yetkisinin olmaması ya da hâkimin tarafsızlığını yitirmiş olması, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden biridir (HMK m. 375/1-c). Bu durum, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiğinden, yargılamanın yenilenmesini zorunlu kılar.

Karar Verilmeden Önceki Usuli Hatalar

Taraflardan birine savunma hakkı verilmemesi, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin kullanılması gibi usuli hatalar da yargılamanın yenilenmesi sebebi olabilir (HMK m. 375/1-d). Bu tür hatalar, mahkeme kararının adil olmayan bir sonuca dayanmasına neden olur.

Karar Verilmeden Önceki Usuli Hatalar

Yargılamanın Yenilenmesi Usulü

Yargılamanın yenilenmesi süreci, belirli usuli kurallara tabidir. HMK, yargılamanın yenilenmesi için başvurulacak mahkemeyi, süreci ve kararın sonuçlarını detaylı olarak düzenlemektedir.

Başvuru Süresi

Yargılamanın yenilenmesi talebi, sebebin öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde yapılmalıdır (HMK m. 377/1). Ancak her hâlükârda kesin hükmün verildiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamaz.

Başvuru Mahkemesi

Yenileme talebi, kesin hükmü veren mahkemeye yapılır. Talep, bir dilekçeyle sunulur ve bu dilekçede yenileme sebepleri açıkça belirtilmelidir (HMK m. 376). Mahkeme, öncelikle başvurunun süre ve şekil yönünden uygunluğunu inceler.

İnceleme ve Karar

Mahkeme, yenileme sebeplerinin varlığını inceledikten sonra iki şekilde karar verebilir. Yenileme sebeplerini yerinde bulursa, kesin hükmü ortadan kaldırarak yargılamayı yeniden başlatır. Aksi hâlde, talebi reddeder. Yeniden yapılan yargılama sonucunda yeni bir karar verilir.

Sonuç

Yargılamanın yenilenmesi, hukuki güvenlik ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması arasındaki dengeyi sağlamayı amaçlayan bir kurumdur. HMK’da düzenlenen yenileme sebepleri, adil yargılama hakkını koruyacak şekilde belirlenmiştir.

Ancak, bu sebeplerin sınırlı olması, bazı durumlarda hukuki güvenlik ilkesi ile maddi gerçeğin ortaya çıkarılması arasında çatışma yaratabilir. Doktrindeki tartışmalar, bu dengeyi sağlama noktasında hukuk sisteminin nasıl gelişmesi gerektiği konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.

Yargılamanın yenilenmesi, hukukun dinamik yapısına uygun olarak sürekli güncellenmesi gereken bir alandır ve bu alandaki gelişmeler, hukuki güvenlik ve adil yargılanma hakkı arasındaki dengeyi korumak adına dikkatle izlenmelidir.

Duygu Maide KARATAŞ & Av. Ahmet EKİN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu