Ticaret ve Şirketler Hukuku

Ticari İş Ne Demek?

Ticari iş kavramı, Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Borçlar Kanunu çerçevesinde düzenlenen, ticaret hukukunun temel taşlarından biridir. Bir işin ticari iş olarak kabul edilip edilmediği, taraflar arasındaki hukuki ilişkilerin nasıl yönetileceğini ve ticaret hukukuna tabi olup olmayacağını belirler.

Ticari iş kavramının sınırları, bu işlerin hangi kanunlar çerçevesinde değerlendirileceğini ve hangi sonuçları doğuracağını ortaya koyar.

Bir İşin Ticari İş Olarak Belirlenmesinde Kullanılacak Ölçütler

Bir işin ticari iş olup olmadığının belirlenmesinde bazı temel ölçütler mevcuttur. TTK’ya göre, bir işin ticari iş sayılabilmesi için işin bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir faaliyet olması gerekir.

Ticari işletme kapsamında yapılan her iş, ticari iş olarak kabul edilir (TTK m. 3). Bu çerçevede, bir tacirin ticari faaliyetiyle ilgili yaptığı tüm işler, ticari iş sayılır. Aynı zamanda, iki tacir arasında yapılan işlemler de, ticari iş sayılma eğilimindedir.

Ticaret Kanunu ayrıca, anonim ve limited şirketlerin iş ve işlemlerini de doğrudan ticari iş olarak kabul eder. Şirketlerin kuruluşundan faaliyetlerine kadar olan tüm süreçlerde yaptıkları işlemler, ticari faaliyet kapsamında değerlendirilir. Bir işin ticari iş olup olmadığı değerlendirilirken, işin niteliği, amacı ve tarafları dikkate alınır. Ticari bir işletmenin varlığı, en önemli belirleyici faktördür.

Bir İşin Ticari İş Olarak Belirlenmesinde Kullanılacak Ölçütler

Bir İşin Ticari İş Olarak Saptanmasının Yaratacağı Sonuçlar

Bir işin ticari iş olarak kabul edilmesi, taraflar arasında ticaret hukukuna ilişkin hükümlerinin uygulanacağı anlamına gelir. TTK, ticari işlerde taraflara, özellikle tacirlere, basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü getirir (TTK m. 18). Bu yükümlülük, ticari işlerde tacirlerin daha dikkatli ve özenli davranmasını gerektirir.

Ticari işlerde uygulanacak zamanaşımı süreleri, adi işlere göre daha kısa olabilir. Ticari davalarda zamanaşımı süresi genellikle 5 yıl olarak belirlenmiştir. Ayrıca, ticari işlerde faiz uygulamaları da farklılık gösterir. Taraflar arasında faiz oranı serbestçe belirlenebilse de, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, faiz oranlarına sınır koyar. Ticari işlerde aynı zamanda müteselsil borçluluk gibi özel düzenlemeler de devreye girer.

Müteselsil Borçluluk ve Kefalet

Ticari işlerde borçlular arasındaki sorumluluk genellikle müteselsil borçluluk esasına dayanır. Müteselsil borçluluk, birden fazla borçlu arasında alacaklının her bir borçludan borcun tamamını talep edebilmesine olanak tanır.

Bu, ticari hayatta güvenliğin ve borcun tahsilinin sağlanması açısından önemlidir. Ticari işlerde taraflar arasında yapılan sözleşmelerde müteselsil borçluluk hükümleri sıklıkla yer alır.

Kefalet ise, borcun yerine getirilmemesi durumunda üçüncü bir kişinin borçlunun borcunu ödemeyi üstlenmesidir. Ticari kefalet, ticari hayatta yaygın olarak kullanılan bir güvence mekanizmasıdır. Kefil, genellikle borcun tamamından sorumlu tutulur. Ticari işlerde kefalet, daha sıkı ve sorumluluğu genişletici şekilde düzenlenebilir.

Ticari İşlerde Faiz

Ticari işlerde faiz, borç ve alacak ilişkilerinde önemli bir yer tutar. Faiz, borcun zamanında ödenmemesi veya sermayenin kullanılması karşılığında alınan bir bedeldir. TTK ve Borçlar Kanunu’nda ticari işlerde uygulanacak faiz oranları ve şartları detaylı şekilde düzenlenmiştir. Ticari işlerde faiz genellikle iki ana türde incelenir: Anapara faizi ve temerrüt faizi.

Ticari İşlerde Faiz

Anapara Faizi Nedir?

Anapara faizi, taraflar arasında yapılan bir sözleşmeye dayalı olarak, ödünç verilen ya da ticari kredi niteliğindeki bir meblağın kullanımına karşılık ödenen faizdir. Anapara faizi, genellikle bir sermayenin kullanılmasının bedeli olarak değerlendirilir. Ticari işlerde, taraflar arasında bir anlaşma olmadığında, anapara faiz oranı 3095 sayılı Kanun’da belirlenen oran üzerinden uygulanır. Ancak taraflar, anlaşarak farklı bir faiz oranı belirleyebilirler.

Anapara faizi, borcun asıl tutarı üzerinden işlemeye başlar ve borç geri ödenene kadar devam eder. Ticari işlerde anapara faizi, borcun ticari amaçlarla kullanıldığı durumlarda özellikle önem kazanır. Faiz oranı, ekonomik koşullara ve sözleşmeye göre değişiklik gösterebilir, ancak kanuni sınırlamalara tabidir.

Temerrüt Faizi

Temerrüt faizi, borcun zamanında ödenmemesi durumunda borçluya yüklenen ek bir yükümlülüktür. Borçlu, borcunu vadesinde ödemediğinde temerrüde düşer ve temerrüt faizi işlemeye başlar.

Temerrüt faizi, borçluyu ödeme yapmaya teşvik ederken, alacaklının zararını telafi etmeye yöneliktir. Ticari işlerde temerrüt faizi, kanun tarafından belirlenmiş oranlar çerçevesinde uygulanır.

Temerrüt faizinin oranı, anapara faizinden genellikle daha yüksek olup, borcun geciktirilmesi sonucunda ortaya çıkan zararın karşılanması amaçlanır. Taraflar arasında faiz oranı belirlenmemişse, 3095 sayılı Kanun’daki temerrüt faizi oranı uygulanır. Ticari ilişkilerde temerrüt faizi, borcun geciktirilmesinin caydırıcı bir etkisi olarak değerlendirilir.

3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun Öngördüğü Rejim ve Faiz Oranları

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun, Türkiye’de faiz uygulamalarını düzenleyen en önemli yasal metindir. Kanun, hem adi işlerde hem de ticari işlerde uygulanacak faiz oranlarını belirler. Taraflar arasında bir faiz oranı kararlaştırılmamışsa, kanun hükümleri devreye girer ve kanuni faiz oranı uygulanır.

Kanuna göre, ticari işlerde kanuni faiz oranı taraflar arasında serbestçe belirlenebilir; ancak belirlenmemişse, devlet tarafından açıklanan oranlar geçerli olur. Temerrüt faizi oranı da yine 3095 sayılı Kanun’da belirlenen sınırlar çerçevesinde uygulanır. Ticari işlerde temerrüt faizi oranı, adi işlere göre daha yüksek olabilir, çünkü ticari hayatın gerektirdiği hız ve ödemelerin düzenli yapılması bu tür faiz oranlarının yüksek tutulmasını gerektirebilir.

Ticari işlerde faiz oranlarının doğru belirlenmesi ve taraflar arasında anlaşmaya varılması, borç-alacak ilişkilerinde düzeni ve hakkaniyeti sağlamaya yöneliktir. Faiz oranlarının 3095 sayılı Kanun çerçevesinde düzenlenmesi, ticari hayatta karşılaşılan uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir rol oynar.

Sonuç

Sonuç olarak, ticari işlerde faiz uygulamaları, borç ilişkilerinde denge kurmayı sağlayan kritik bir unsurdur. Anapara faizi ve temerrüt faizi gibi farklı faiz türleri, ticaret hukukunun gereksinimlerine uygun olarak düzenlenmiş olup, taraflar arasında hukuki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini amaçlar.

Duygu Maide KARATAŞ & Av. Ahmet EKİN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu