İçtihatlar

Silah Olarak Sayılan Aletler ve Televizyon Kumandası

T.C.

YARGITAY

3. CEZA DAİRESİ

E. 2017/18373

K. 2018/13449

T. 24.9.2018

Sanığın yaralamaya sebebiyet vermek amacıyla fırlattığı televizyon kumandası silah sayılmalıdır.

Türk Ceza Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasının f bendine göre;

Silah deyiminden;

1. Ateşli silahlar,

2. Patlayıcı maddeler,

3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler anlaşılmaktadır.

Bu tanıma ek olarak bir aletin silah sayılabilmesi için; suçun niteliği, aletin kullanılış şekli de dikkate alınmalıdır.

Türk Ceza Kanunu saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler ibaresi ile maddede sayılı olmayan ve fakat silah olabilecek nitelikteki her şeyin silah olarak kabul edilebilmesi imkânını vermektedir.Eylemi gerçekleştirirken mağdurun suça karşı direncinin kırılmasına sebep olan aletlerin silah olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yargıtay  ayrıca bir nesnenin silah olarak kabul edilebilmesi için nesnenin yumruk ya da tokatla verilebilecek zarardan daha fazla zarar meydana getirmesini aramaktadır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 2017/18373 Esas, 2018/13449 Karar sayılı kararında televizyon kumandasının Türk Ceza Kanununun 6. maddesi kapsamında silah saymıştır.

YARGITAY

3. CEZA DAİRESİ

E. 2017/18373

K. 2018/13449

T. 24.9.2018

DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;

Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi uyarınca, sanık hakkında eşi olan müşteki …’u kasten yaralama suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yokluğunda verilen hükmün tebliği üzerine, vekilinin temyiz dilekçesiyle katılma talebinde bulunduğu anlaşılmakla, 5271 Sayılı CMK’nin 237/2. maddesi uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kamu davasına katılan olarak, vekilinin ise katılan vekili olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;

1-) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 tarih ve 2016/1102 Esas, 2017/248 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere suçtan doğrudan zarar görmesi sebebiyle davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davadan haberdar edilmeksizin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması suretiyle 5271 Sayılı CMK’nin 233 vd. maddelerine aykırı davranılarak iddia hakkının kısıtlanması,

2-) Sanığın eşini 5237 Sayılı TCK’nin 6/1-f. maddesi uyarınca silahtan sayılan televizyon kumandası ile kasten yaraladığı olayda; birden fazla nitelikli halin ihlali sebebiyle meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 Sayılı TCK’nin 86/2. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3-) Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının “…suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla cezasının ertelenmesi halinde tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşması nedeniyle…” şeklindeki gerekçe ile TCK’nin 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği halde, “Sanığın kişilik özellikleri ile yargılama sürecindeki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümlerin uygulanması halinde suç işlemekten çekineceğine dair kanaat oluşmadığından” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar verilmek suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 Sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesiyle yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 24.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu