Ödeme Emrine İtiraz
Ödeme emri tebliğ edildikten sonra borçlu, 7 gün içinde borcunu ödeyerek sona erdirebilmektedir. Ancak borçlu bu süre içinde ödeme yapmaz ve itirazda da bulunmazsa veya borcunu açıkça kabul ederse takip kesinleşir ve alacaklının talebi üzerine haciz aşamasına geçilir.
Borçlu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmediği takdirde, aynı süre içinde mal beyanında bulunmalıdır. Mal beyanında bulunmaması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması halinde alacaklının şikayeti üzerine hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.
Ödeme emrini alan borçlu, borcun mevcut olmadığını, borcun sona erdiğini, vadesinin henüz gelmediğini, zamanaşımına uğradığını, şarta bağlı olduğunu, sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürebilir. Eğer senet söz konusuysa, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını veya senedin geçersiz olduğunu belirtebilir. Ayrıca, icra dairesinin yetkisiz olduğunu da itiraz yoluyla iddia edebilir.
İtirazın Usulü
Ödeme emrine itiraz edebilmek için öncelikle ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması gerekir. Tebliğ edilmeden yapılan itirazlar geçersizdir. Borçlu, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde, dilekçeyle veya sözlü olarak icra dairesine itiraz etmek zorundadır (İİK m. 62/1). Genel haciz yoluyla yapılan takiplerde, ödeme emrine süresi içinde itiraz edilmesi hâlinde takip kendiliğinden durur (İİK m. 66/1).
İtiraz, icra dairesine yapılmalıdır; icra mahkemesine yapılan itirazlar geçersizdir. Her ne kadar itirazın takibi yapan icra dairesine yapılması gerektiği hüküm altına alınmış olsa da, borçlu başka bir icra dairesine de itirazda bulunabilir. Bu durumda, itirazın yapıldığı icra dairesi gerekli masrafı alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir. Eğer masraf eksik alınırsa, icra memuru şahsen sorumlu olur (İİK m. 62/1). Dolayısıyla, borçlu bulunduğu yer icra dairesine de itiraz edebilir. Ancak bu durumda, itirazın yapıldığı tarih, yetkili icra dairesine ulaştığı tarih olarak kabul edilir.
İtiraz yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Yapılan itiraz tutanağa geçirilir (İİK m.8). İtirazın ardından borçluya, itiraz ettiğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir (İİK m.62/7). Takibe itiraz edildiği, alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle 3 gün içinde alacaklıya tebliğ edilir (İİK m.62/2).
Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemleri için borçluya ait yurtiçinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Borçlu adres değişikliği yaparsa, yeni adresini bildirmekle yükümlüdür. Eğer borçlu yeni adresini bildirmez ve tebliğ memuru da yurtiçinde yeni adresini tespit edemezse, takip talebinde gösterilen adrese yapılan tebligat, borçluya yapılmış sayılır (İİK m. 62/3).
Ödeme emrine itiraz, iradi veya kanuni temsilci aracılığıyla yapılabilir. Başka bir ifadeyle, borçlu kendi belirlediği temsilcisi aracılığıyla itiraz edebileceği gibi, eğer takip ehliyetine sahip değilse, itirazı kanuni temsilcisi de yapabilir.
Ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmeyen borçlu, daha sonra itiraz edemez; çünkü takip kesinleşir. Bunun tek istisnası, gecikmiş itiraz müessesesidir. Borçlu, itirazını 7 günlük süre dolmadan yapmışsa, sürenin sonuna kadar itiraz ettiği miktarı artırabilir ve imzaya itiraz beyanında bulunabilir. Örneğin, borçlu ödeme emrini aldıktan sonra 3. günde itiraz ederse, kalan 4 gün içinde itiraz ettiği miktarı artırabileceği gibi imzaya itirazını da ileri sürebilir.
İcra memurunun re’sen dikkate alması gereken hususlar, itirazın değil, şikâyetin konusunu oluşturur. Şikâyete konu olabilecek durumlarda itiraz yoluna gidilemez. Örneğin, ödeme emri takiple ilgisi olmayan üçüncü bir kişiye gönderilirse, bu kişi itiraz değil, şikâyet yoluna başvurmalıdır. Dolayısıyla, her türlü savunma itiraz kapsamında değerlendirilemez.
Borca İtiraz
Borçlunun imzaya itirazı dışındaki tüm itirazları borca itiraz kapsamına girer. Örneğin:
- Borcun olmadığı,
- Borcun sona erdiği,
- Borcun vadesinin henüz gelmediği,
- Borcun zamanaşımına uğradığı,
- Borcun şarta bağlı olduğu,
- İcra dairesinin yetkisiz olduğu,
- Takibin derdest olduğu yönündeki itirazlar borca itiraz olarak kabul edilir.
Eğer derdest bir takip varken aynı borç için ikinci bir takip başlatılırsa, borçlu bu durumu itiraz yoluyla ileri sürmelidir. Şikâyet yoluna başvurulamaz.
Borçlu, borca itiraz ederken itiraz gerekçesini açıklamak zorunda değildir. Basitçe “itiraz ediyorum” şeklindeki beyanı bile borca itiraz için yeterlidir. Ancak borçlu itiraz nedenini belirtmişse, daha sonra itirazın kaldırılması yargılamasında bu nedeni değiştiremez veya genişletemez (İİK m. 63).
Borçlu, itirazında hiçbir neden belirtmemişse, itirazın kaldırılması yargılamasında sadece senet metninden açıkça anlaşılan savunmalarını ileri sürebilir. Örneğin:
- Vadenin henüz gelmediği,
- Senette tahrifat yapıldığı,
- Senette belirtilen şartın gerçekleşmediği,
- Faiz oranının farklı olduğu,
- Faizin başlangıç tarihinin farklı olduğu,
- Senedin zamanaşımına uğradığı gibi hususlar, senet metnine bakılarak anlaşılabileceği için ileri sürülebilir.
Bu sınırlama yalnızca itirazın kaldırılması yargılaması için geçerlidir. İtirazın iptali davasında, borçlu itirazında ileri sürmediği nedenleri (senet metninden anlaşılmasa bile) ileri sürebilir.
İmzaya İtiraz
İmzaya itiraz yalnızca adi senetlerde mümkündür. Resmi senetlerde (noter onaylı senet gibi) imzaya itiraz edilemez. Borçlu, adi senetteki imzanın kendisine ait olmadığını icra dairesine itiraz yoluyla açıkça bildirmelidir. İmzaya itirazın açıkça belirtilmemesi halinde borçlu, imzayı kabul etmiş sayılır (İİK m. 62/6). Resmi senetlerdeki imzaya itiraz için menfi tespit davası açılması gerekir (İİK m. 72, HMK m. 208/4).
Alacaklı, borçlunun imzasının incelenmesi için icra dairesinden borçluya ait imza örneklerinin toplanmasını talep edebilir (m. 66/2). İmzaya itirazın hükümden düşürülmesi için alacaklı,
- Genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir veya
- İcra mahkemesinde itirazın geçici kaldırılmasını talep edebilir.
Borçlu, hem borca hem de imzaya itiraz ederse, imzaya itiraz prosedürü uygulanır. Ancak, borçlunun itirazlarının çelişmemesi gerekir.
Kısmi İtiraz Nedir?
Borçlu, borcun sadece bir kısmına itiraz edebilir. Borçlu, itiraz ettiği kısmı açıkça belirtmek zorundadır. Aksi takdirde, itiraz edilmemiş sayılır (İİK m. 62/4). Eğer borçlu, itirazında “borcun bir kısmına itiraz ediyorum” veya “benim borcum bu kadar değil” gibi genel ifadeler kullanırsa, bu itiraz geçerli sayılmaz. İtiraz edilmemiş kısım için takibe devam edilir ve alacaklı, itiraz edilmeyen kısmı talep etmeye devam edebilir (İİK m. 66/1).
Gecikmiş İtiraz Nedir?
Borçlu, ödeme emrine itiraz süresini kaçırmışsa ve bu gecikme kendi kusurundan kaynaklanmamışsa, kanun, borçluya gecikmiş itiraz hakkı tanır. Bu düzenleme, HMK 95 vd. maddelerindeki “eski hale getirme” müessesesinin bir yansımasıdır.
Borçlu, itiraz süresini kendi kusurundan kaynaklanmayan bir engel nedeniyle kaçırmış olmalıdır (örneğin, ağır hastalık, doğal afet, seyahat nedeniyle tebligatın ulaşmaması vb.) (m. 65/1). Gecikmiş itirazda, borçlu itiraz nedenini ve gecikmeye neden olan engelleri belirtmek zorundadır (m. 65/2). İtirazın yapıldığı sürede gecikmeye neden olan engelin ortadan kalkmasından itibaren 3 gün içinde gecikmiş itiraz yapılmalıdır (m. 65/2). Gecikmiş itiraz haciz işlemi başlamadan önce yapılmalıdır; en geç satışa kadar yapılabilir (m. 65/1).
Gecikmiş itiraz icra mahkemesine yapılmalıdır. İcra dairesine yapılan başvurular geçersiz sayılır (m. 65/3). İtiraz yazılı yapılabileceği gibi, sözlü olarak tutanağa geçirilerek de yapılabilir. İcra mahkemesi, gecikmiş itiraz başvurusunu basit yargılama usulüne göre inceler (m. 18).
Gecikmiş itiraz, icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Mahkemenin takibin durdurulmasına karar vermesi gerekmektedir (m. 65/4). Mahkeme, borçlunun mazeretini kabul ederse, takibi durdurur. Ardından, alacaklı 6 ay içinde itirazın kaldırılması veya 1 yıl içinde itirazın iptali için başvurmalıdır (m. 65/4). Haciz işlemi yapılmışsa, mahkeme kararının tebliğinden 7 gün içinde alacaklı, itirazın kaldırılmasını veya iptalini istemezse, hacizler kalkar (m. 65/5).
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Şevval Asude DOĞAN