Müstehcenlik Suçunda Deliller
Çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntülerin başka ortamlarda paylaşıldığına dair delillerin nelerden ibaret olduğu tespit edilmeden, yalnızca IP adresi aboneliğinin sanığa ait olduğundan bahisle cezaya hükmedilemez. Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas: 2020/28119, Karar: 2021/627 K. Tarihi: 13.01.2021 |
Müstehcenlik suçu; müstehcen ürünlerin alenileştirilmesi, satılması, kiraya verilmesi, reklamının yapılması, şiddet içeren veya doğal olmayan yollardan cinsel ilişkiyi içeren materyallerin üretilmesi, satılması, bulundurulması, depolanması, kullanıma sunulması vb. seçimlik hareketlerle genel ahlaka karşı işlenen suçlardandır.
Müstehcen ürünlerin üretilmesinde çocukların kullanılması veya çocukların kullanıldığı müstehcen ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satılması, depolanması, bulundurulması ve kullanıma sunulması gibi hareketlerle işlenen müstehcenlik suçu, genel müstehcenlik suçuna göre daha ağır yaptırım gerektiren bir suç olarak düzenlenmiştir.
Müstehcenlik suçu TCK m. 226’da “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiş olup kanunda müstehcenliğin tanımı yapılmadan suçun unsurları ve cezasına yer verilmiştir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas: 2020/28119 Karar: 2021/627 K. Tarihi: 13.01.2021 Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinede görülmemiştir. Ancak; 1- TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun üçüncü fıkrasında müstehcenliğe karşı çocukları korumaya yönelik iki ayrı suç tanımına yer verilmiştir. Bunlardan birincisi; müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suretiyle oluşmaktadır. İkinci suç ise, bu ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, depolanması, ihracı, bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması fiillerinden birinin işlenmesiyle oluşmaktadır. Beşinci fıkraya göre; üç ve dördüncü fıkralardaki suçların konusunu oluşturan ve müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması, yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okunmasının sağlanması, ayrı bir suç oluşturmaktadır. Bu açıklamalar ışığında, çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntülerin internet ortamında yayınlandığı olayda, sanık hakkında TCK’nın 226/3. maddesinin son cümlesinin uygulanmasını gerektirir bir tespit bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanığın çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntüleri facebook adlı sosyal paylaşım sitesinden paylaşması şeklindeki eyleminin TCK’nın 226/5. fıkrasına uyduğunun gözetilmemesi. 2- Sanığın tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmemesi, hakkında aynı suçtan mahkumiyet kararı verilen tanık …’ın kendisinden facebook hesabı açmasını istemesi üzerine 2011 yılı başlarında, bu şahsa ait e- posta adresi ile bu adrese bağlı facebook hesabı oluşturduğunu ve tanık …’a verdiğini belirtmesi, tanık …’ın da sanığın bu beyanını doğrulaması; sanığa ait IP adresinin bağlı olduğu ADSL hattı kullanılarak yayınlanan iki adet müstehcen içeriğe ait facebook hesabının bağlı olduğu e- posta adresinin hakan-00660@hotmail.com olması ve dosya arasında yer alan tespit tutanağı incelendiğinde, tanık olarak dinlenen … tarafından kullanılan e- posta adresleri ile isim ve uzantı bakımından benzerlik taşıması, tanık olarak dinlenen Perihan Elibol ve Yasemin Sipahi’nin tanık …’ın suç tarihi olan 2011 yılında sanıkla birlikte yaşadığı evlerine geldiğini belirtmeleri ve sanığa ait dijital materyaller üzerinde her hangi bir arama, el koyma işlemi yapılmamış olduğunun anlaşılması karşısında; çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntülerin sanık tarafından facebook sosyal paylaşım sitesinde paylaşıldığına dair delillerin nelerden ibaret olduğu açıklanmadan, IP adreslerinin aboneliğinin sanığa ait olduğu, bu nedenle de IP adresi sahibinin olayda sorumluluğu bulunduğu şeklindeki yetersiz gerekçeyle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi. Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca “cezayı aleyhe değiştirme yasağının” dikkate alınmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. |