Menfi Tespit Davası Nedir?
Menfi tespit davası, bir hak ya da hukuki ilişkinin var olmadığının tespiti için açılan tespit davasına denir.
Borçlu, herhangi bir nedenle kesinleşen icra takibinden kurtulabilmek için genel mahkemelerde genel hükümlere göre menfi tespit davası açabilir. Bu davanın açılmasındaki amaç, borçlunun borçlu olmadığının bir ilamla kesin olarak tespit ettirilmesidir. Davada ispat yükü davalı alacaklıya aittir.
Menfi tespit davasında görevli mahkeme, genel mahkemelerdir. Buna bağlı olarak, bu davada muhakemeye ilişkin genel hükümler uygulanır. Yetkili mahkeme ise icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ya da genel yetki kuralı uyarınca davalının (alacaklının) yerleşim yeri mahkemesidir.
Menfi Tespit Davasının Koşulları Nelerdir?
Menfi tespit davasının koşulları şunlardır:
- Hukuki yarar
Alacaklının elinde İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmasa ya da borçlu hakkında başlattığı icra takibi itiraz üzerine dursa bile borçlu, borç tehdidi altında olduğu için olumsuz tespit davası açmakta hukuksal yararı vardır.
- Varlığı ileri sürülen borcun ödenmemesi
Menfi tespit davası, henüz borç ödenmeden açılabilir.
- Kesin hüküm bulunmaması
Alacaklı daha önce alacak için alacak (tahsil) veya itirazın iptali davası açmış ve bu davada haklı çıkmışsa borçlu aynı alacaktan dolayı olumsuz tespit davası açamaz.
Takipten Önce Açılan Menfi Tespit Davası
Borçlu, ortada bir icra takibi bulunmasa da, başlatılması kuvvetle muhtemel olan bir icra takibinden kendisini korumak amacıyla menfi tespit davası açabilir. Alacaklı, bu davanın varlığına rağmen icra takibine başvurabilir.
İcra takibinin önlenmesi arzusunda olan borçlu, bunun için mahkemeden ihtiyati tedbir kararı almalıdır. Bu talep üzerine mahkeme, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. Takibin durdurulması, mahkemenin takdirindedir.
Takipten Sonra Açılan Menfi Tespit Davası
İcra takibinin başlatılmasından sonra da en geç ödeme yapılıncaya kadar menfi tespit davasının açılması mümkündür. Davanın açılması, mevcut icra takibini kendiliğinden durdurmaz.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.
Borçlu sadece mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin engellenmesini istemektir. Borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Menfi Tespit Davasında Usul
Menfi tespit davaları gerek maddi hukuk gerek usul hukuku bakımından genel hükümlere tabidir.
Menfi tespit davasında, davacı kendisine karşı takip yapılacağını düşünen ya da icra takibinde borçlu olarak gösterilen kişidir. Davalı ise alacaklı olarak gözüken kişidir.
Menfi tespit davası zamanaşımına tabi değildir; ancak bu dava icra takibi sona erinceye kadar açılabilir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak davalı alacaklının üzerindedir. Ancak borçlu, bir hukuksal ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuksal ilişkinin senette gözükenden farklı bir hukuksal ilişki olduğunu ileri sürmüşse bunu ispat yükü davacı borçluya düşer.
Menfi Tespit Davasının Kabulü
Menfi tespit davasının kabul edilmesiyle, borçlunun alacaklıya borcunun bulunmadığı kesin hükümle tespit edilmiş olur. Bu kararla birlikte takip derhal durur; kesinleşmesiyle birlikte ise yapılmış bütün takip işlemleri hiç yapılmamış gibi iptal edilir ve eski haline getirilir.
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olamaz
Menfi Tespit Davasının Reddi
Menfi tespit davasının reddedilmesiyle, borçlunun alacaklıya borcunun bulunduğu kesin hükümle tespit edilmiş olur. Eğer daha önceden borçlu lehine ihtiyati tedbir kararı verilmişse bu karar ortadan kalkar ve takip kaldığı yerden devam eder.
Menfi tespit davasının reddedilmesiyle, borçlunun alacaklıya borcunun bulunduğu kesin hükümle tespit edilmiş olur. Eğer daha önceden borçlu lehine ihtiyati tedbir kararı verilmişse bu karar ortadan kalkar ve takip kaldığı yerden devam eder.
İstirdat Davası Nedir?
İstirdat davası, geri alma davası olarak da adlandırılmaktadır.
İstirdat davası, menfi tespit davası açmadığı için cebri icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalan borçlunun, ödediği paranın geri verilmesi için açılan davadır.
İstirdat Davasının Koşulları Nelerdir?
İstidat davasının koşulları aşağıda sayılmıştır:
- Borç olmayan bir paranın ödenmiş olması.
- Paranın icra takibi sırasında ve icra tehdidi altında ödenmiş olması.
- Davanın bir yıl içinde açılmış olması.
İstirdat Davasında Usul
İstirdat davasında görevli mahkeme, genel mahkemelerdir. Buna bağlı olarak, bu davada muhakemeye ilişkin genel hükümler uygulanır. Dolayısıyla, mahkeme, davaya bakarken her türlü delilden faydalanabilir.
Yetkili mahkeme ise icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ya da genel yetki kuralı uyarınca davalının (alacaklının) yerleşim yeri mahkemesidir. Bu dava için öngörülen yetki kuralları kamu düzenine ilişkin olmadığı için tarafların yetki sözleşmesi yapmaları mümkündür.
İstirdat davası, icra veznesine ödemenin yapılmasından itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre, hak düşürücü süredir; dolayısıyla davanın süresi içinde açılıp açılmadığı mahkeme tarafından re ’sen dikkate alınır.
Davacı borçlu, borçlu olmadığı bir parayı icra takibi sonunda verdiğini ispatlamalıdır.
İstirdat Davasının Sonuçları
İstirdat davasının kabul edilmesiyle, borçlunun icra tehdidi altında ödediği paranın tüm harç, masraf ve faizleriyle birlikte borçluya iade edilmesine karar verilir.
Ayrıca, bu dava için yapılan yargılama giderleri de davalı alacaklıya yükletilir.
İstirdat davasının reddedilmesiyle, borçlu, bu dava için yapılan yargılama giderlerine mahkûm edilir. İstirdat davası menfi tespit davasından dönüşmüş olsa bile davanın reddi halinde, ödeme zaten yapıldığı için alacaklı lehine herhangi bir tazminata hükmedilmez.
Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN