Kuaförün Dikkatsizliği Taksirle Yaralama Suçunu Oluşturur
Sık sık saç açma ve boyama işleminin kişiye vereceği zararı bilmesine rağmen müşterinin isteği doğrultusunda işlemi gerçekleştirip mağdurun kafa derisinde ikinci derece yanığa sebep olan kuaför, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olup mahkumiyetine karar verilmesi gerekir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/21468 Esas, 2015/12526 Karar, 02/09/2015 Tarih |
Türk Ceza Kanunun 22. Maddesine göre taksir “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” demektir. Taksirli suçlar icrai ya da ihmali bir hareketle işlenebilirler. Taksirli suçlarda suçun gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla ortaya çıkması gerekir. Burada esas alınması gereken objektif bir dikkat ve özenin varlığıdır. Fail o koşullardaki bir kişinin sahip olması gereken algı, yetenek ve dikkate sahip olup buna uygun hareket etmez ise taksirli suç meydana gelmiş sayılmaktadır. Hakim taksirin varlığını ve kusuru gözeterek verilecek olan cezada indirime gidebilir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi sık sık saç açma ve boyama işleminin kişiye vereceği zararı bilmesine rağmen müşterinin isteği doğrultusunda işlemi gerçekleştirip mağdurun kafa derisinde ikinci derece yanığa sebep olan kuaförün dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle taksirli olarak suç işlediğini kabul etmiş, mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
YARGITAY
12. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/21468
Karar Numarası: 2015/12526
Karar Tarihi: 02.09.2015
Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatına ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olaydan 2 hafta kadar önce saçına açma işlemi uyguladığını, kötü olduğunu görünce de boyadığını bildiren katılanın olay günü sanığın işlettiği kuaföre giderek saç rengini açma ve boyama işlemi yaptırması sonrası kafa derisinde 2. derecede derin yanık oluşması sebebiyle basit tıbbi müdahale ile giderilemez derecede yaralandığı olayın yargılaması sonunda “katılanın kendisinin yaptığı açma işleminden sonra boyama yapması ve kısa bir süre sonra da sanığın işyerinde tekrar boyama işlemi yaptırmasından kaynaklı kimyasal boya maddelerinin kullanılmasından dolayı yaralandığı, katılanın başındaki yanığın oluşmasında asıl kusurlunun kendisi olduğu” gerekçesi ile sanık hakkında beraat kararı verilmiş ise de, sanığın, katılanın önceki yaralanmasından ya da saçlı derideki defarmasyondan bahsetmemesi ile katılanın kafasının arka kısmında, saçlı deride görülen yanığın çap ve derinliği gözetilerek, katılanın yaralanmasının sanığın eylemi neticesinde oluştuğu hususunda tereddüt bulunmaması, katılanın olaydan iki hafta önce yapmış olduğu saç açma ve boyama işleminin sonuca etkili olduğu kabul edilse bile; katılanın talebine rağmen sık aralıklarla sağ açma ve boyama işlemi yapılmaması gerektiğini bilmesi gereken sanığın aksine hareketle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla kusurlu olacağının anlaşılması karşısında, sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.