Kadının İş Arkadaşları ile Toplu Olarak Mekana Gitmesi
Kadının iş arkadaşları ile toplu olarak mekana gitmesi güven sarsıcı hareket niteliğinde değildir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas:2016/19951 Karar:2018/7317 K.Tarihi:05.06.2018 |
Türk Medeni Kanun m. 185’e göre; “evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Evlilik birliğinin kurulmasıyla birlikte eşlerin birbirlerine karşı yükümlülükleri gündeme gelmektedir.”
Güven sarsıcı hareketler, evlilik ilişkisindeki güvenin ciddi şekilde zedelenmesi veya ortadan kalkmasına sebebiyet veren; aldatma, yalan söyleme, maddi hileler gibi eylemlerdir. Bu hareketler evlilik birliğindeki saygı, dürüstlük, sadakat gibi temel değerlere aykırı davranışları içermektedir.
Boşanma davalarında tazminat, nafaka gibi hususlarda kusur tespiti önemli olup güven sarsıcı nitelikteki hareketler de kusurun belirlenmesinde önemlidir. Fakat eşlerin evlilik birliğini etkilemeyecek, hayatın olağan akışına uygun davranışlarını güven sarsıcı eylem olarak nitelendirmek doğru değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/19951 Esas, 2018/7317 Karar sayılı ve 05.06.2018 tarihli ilamında; kadının iş arkadaşları ile toplu olarak mekana gitmesi güven sarsıcı hareket niteliğinde olmadığı içtihat edilmiştir.
YARGITAY 2. Hukuk Dairesi E. 2016/19951 K. 2018/7317 T. 05.06.2018 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi ve reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen kendi tazminat talepleri ile kadının ziynet alacağı davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenen “güven sarsıcı davranışlarda bulunma” vakıasının kanıtlanamadığı, zira kadının iş arkadaşları ile toplu olarak bir mekana gitmesinin güven sarsıcı davranış niteliğinde olmadığı gibi erkeğin tanığı …’ın da beyan ettiği üzere burada çekilen fotoğrafların da bizzat kadın tarafından erkeğe gösterildiği, yine kadına yüklenen “aşırı kıskanç davranışlar” sergileme vakıasının ise erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen … isimli eski kız arkadaşı ile güven sarsıcı davranışlarda bulunması karşısında doğal tepki niteliğinde olup kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadına yüklenen “aile içi olayları üçüncü kişilere anlatma” vakıasının da kanıtlanamadığı zira kadının, tarafların ortak arkadaşı olan … isimli şahısla aile içi konuları konuşmasının sebebinin eşinin … isimli kadınla olan ilişkisini engelleme amacını taşıdığı, bu nedenle bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine kadına kusur olarak yüklenen “erkeğin bilgisi olmadan müşterek konutu terk etme” vakıasının ise erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları karşısında kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kaldı ki erkeğin terk hukuksal sebebine ( TMK m. 164 ) dayalı açılmış bir boşanma davasının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı kadının her hangi bir kusurlu davranışının varlığı kanıtlanamamıştır. Buna karşın davalı-karşı davacı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 3- Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere davalı-karşı davacı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tam kusurlu olup, bu vakıalar aynı zamanda davacı -karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Kadın yararına TMK m. 174/2 koşulları somut olayda oluşmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilecek yerde, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın…’a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran …’ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.06.2018 (Salı) |