Islah Ne Zaman Yapılabilir?
Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılması mümkündür. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas: 2020/8247 Karar: 2021/3030, K.Tarihi: 23.03.2021 |
Islah, bir şeyi iyileştirme, düzeltme veya iyi bir duruma getirme anlamına gelen bir kelimedir. Hukukta ise, ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin kısmen veya tamamen değiştirilmesi veya genişletilmesi anlamına gelir. Islah, tarafların iddia ve savunmalarını daha iyi belirginleştirmelerine ve netleştirmelerine olanak sağlar. Islah, yalnızca taraflarca yapılabilen tek taraflı bir usul işlemidir. Islah yoluyla, dava sebebi, talep, savunma, vakıa gibi unsurlar değiştirilebilir veya genişletilebilir. Islah, tarafların bir defaya mahsus olmak üzere başvurabilecekleri bir haktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177 ve devamındaki maddelerine göre ıslah, ancak tahkikatın tamamlanmasına kadar gerçekleştirilebilir. Aynı zamanda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.02.1948 tarihli 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararıyla da, ıslahın tahkikat ve yargılama sürecinin tamamlanmasına kadar mümkün olduğuna dair bir düzenleme bulunmaktadır.
Ancak, 28.07.2020 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, mevcut düzenlemeleri değiştirmiştir. Söz konusu kanunun 18. maddesi ile 6100 sayılı Kanunun 177. maddesine birinci fıkrasından sonra eklenen ikinci fıkra ile, “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü getirilmiştir. Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/8247 Esas, 2021/3030 Karar sayılı ve 23.03.2021 tarihli kararıyla; Yargıtay’ın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceği içtihat edilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas: 2020/8247 Karar: 2021/3030, K.Tarihi: 23.03.2021 Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 23/03/2021 tarihinde davacı Asil … ve vekili Av. … ile davalı …. vekili Av. …, diğer davalı Özel İskenderun… Hastanesi San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. …, diğer davalı … vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalı doktor …’in 11/08/2009 tarihinde tüm karşı gelmelerine rağmen iki gözüne birden katarakt ameliyatı yaptığını ve ameliyat sırasında steril olmayan cihazların kullanılması sonucu gözlerinde oluşan komplikasyon sebebiyle her iki gözünü kaybettiğini, davalı doktor …’in kendisinin hatalı olduğunu kabul ettiğini ve bir kısım hastane masraflarını karşıladığını ancak daha fazlasını karşılayamayacağını, kendisinin sigortalı olduğunu, sigortasına başvurmaları halinde tazminat ve masrafların sigorta tarafından karşılanacağını söylediğini ve bunun üzerine davalı … şirketine müracaat ettiklerini, ancak sigorta şirketince önce doktor aleyhine dava açılması gerektiği, mahkemece tazminata hükmedilmesi halinde sigortanın bu tazminatı poliçe kapsamında ödeyeceğinin bildirildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ameliyat tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren en yüksek faiziyle birlikte davalılardan sigorta şirketi bakımından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile de toplam 337,086,64.-TL’ maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan (davalı … şirketinin poliçe miktarı kadar sorumlu tutulmasına) tahsilini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın iş göremezlik maddi tazminat talebi yönünen kabulü ile, 10.000,00 TL iş göremezlik maddi tazminat talebinin davalı … ve … Hastanesi yönünden olay tarihi olan 11/08/2009 tarihinden itibaren diğer davalı Ergo Sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 23/07/2010 tarihiden itibaren işleyecek yasal faiz oranları ile birlikte davalı … açısından poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davası yönünden ise davanın kısmen kabulü ile,100.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ve … hastanesi yönünden olay tarihi olan 11/08/2009 tarihinden itibaren diğer davalı Ergo sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 23/07/2010 tarihiden itibaren işleyecek yasal faiz oranları ile birlikte davalı … açısından poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı vekilinin fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm taraflarça temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm, davacının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK’nin 176. maddesinde (HUMK’nin 83.maddesi) ıslah; “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” olarak tanımlanmıştır.6100 sayılı HMK’nın 177 ve devamı maddeleri uyarınca ıslah ancak tahkikatın sona ermesine kadar, Yargıtay HGK’nın 04.02.1948 tarih 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararına göre de, ıslah tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir. Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca da, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra ıslahın yapılamayacağı kabul ediliyordu. Ancak 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Bahse konu kanunun 18.maddesi ile 6100 sayılı Kanunun 177 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir. “(2)Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü getirilerek Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Somut olayda mahkemece İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince her ne sebeple olursa olsun yerel mahkeme kararının Yargıtayca bozulmasından sonra ıslah yapılması mümkün bulunmadığından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı anlaşıldığından davacının 06.04.2018 tarihli ıslahı hiç yapılmamış kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca, davanın ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve yukarıda değinilen 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun çerçevesinde ıslah edilen kısım yönünden de konu tartışılıp , değerlendirme yapılıp,sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir. 3-Davacı, uğradığı maddi-manevi zararın tahsili istemiyle eldeki davayı açmış;mahkemece hükmedilen tazminatların işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Davalı … ile hastane tacir olup, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf içinde ticari sayılır. Hal böyle olunca, davacı, alacağının avans faizi ile tahsilini isteyebilir. Bu durumda mahkemece, kabul edilen alacağa bu davalılar yönünden avans faizi yürütülecek şekilde karar verilmesi gerekirken, yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 4- Davacı taraf 22.04.2010 tarihinde davalı … şirketinden talepte bulunduğuna ilişkin olarak dilekçeyi dosyaya ibraz etmiştir. Söz konusu dilekçesin davalı … şirketine tebliğ edilip edilmediği hususu araştırılarak usulüne uygun tebliğ var ise bu davalı yönünden taleplerin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini karar verilmesi gerekmete olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenle davalıların tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2,3,4 bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3.050,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 5.679,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı …’e yükletilmesine, 5.679,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı Özel İskenderun … Hastanesi San. ve Tic. A.Ş.’ne yükletilmesine, 5.538,25 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı …Ş.’ne yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. |