Doğum Sırasında Eşin Yanında Olmamak
Hamilelik ve doğum sırasında eşinin yanında olmamak boşanma sebebidir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas: 2020/1277, Karar: 2020/2521, Karar Tarihi: 03.06.2020 |
Boşanma nedenleri genel ve özel boşanma nedenleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde genel boşanma nedeni olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması düzenlenmiştir.
Özel boşanma nedenleri kanunda tek tek sayılırken, genel boşanma sebepleri evlilik birliğini temelinde sarsan ve evliliğin devamını taraflar açasında çekişmesiz kılan olaylar olarak nitelendirilebilir. Hangi durumların genel boşanma sebebi olarak sayıldığı kanunda açıkça sayılmamıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2020/1277 Esas, 2020/2521 Karar sayılı ve 03.06.2020 tarihli ilamında görüleceği üzere evine ve eşine yeterince vakit ayırmamak, vaktinin çoğunu işyerinde ve arkadaşlarıyla geçirmek, hamilelik ve doğum sırasında eşinin yanında olmamak boşanma sebebi olduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas: 2020/1277, Karar: 2020/2521, K. Tarihi: 03.06.2020
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından manevi tazminat talebinin reddi ile maddi tazminatın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece belirlenen ve bölge adliye mahkemesince de kabul edilen “Eşiyle ilgilenmeyen, hamilelik ve doğum sırasında eşinin yanında olmayan, vaktinin çoğunu iş yerinde ve arkadaşlarıyla geçiren, geç saatlere kadar eve gelmeyen, eşini ve kayın validesini eve almayan, sonrasında ise eve gelmeyen ve gelmek istemediğini bildiren, özel günlerde dahi eşinin yanında bulunmayan “ erkek boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kusurun ağırlığı tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 03.06.2020 (Çar.) |