İçtihatlar

Dava Dilekçesinde Tanık Deliline Dayanılmaması

Dava dilekçesine sair deliller ibaresinin yazılması tanık dinletilebileceği anlamına gelmez.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2017/15468, Karar: 2020/4844, K. Tarihi: 03.06.2020

Tanıklar, taraflar arasındaki anlaşmazlık konusu olan olaylar ve durumlar hakkında görgü veya bilgi sahibi olan kişilerdir. Tanık ifadesi, delil niteliğindedir ve taraflar tanığın ifadesini diğer kanıtlarla çürütebilirler. Eğer bir tanığın doğruluğuyla ilgili şüpheler varsa, örneğin tanığın davada çıkarı varsa, taraflardan biri bunu iddia edip kanıtlayabilir.

Genelde, herkes tanık olarak dinlenebilir. Bu durumda, yaş, ilişki derecesi veya ayırt etme yeteneği gibi bir kısıtlama yoktur. Ayırt etme yeteneğine sahip olmayan kişiler yeminsiz olarak dinlenir. Tanıklık yapan kişi, olayı kendi gözleriyle görmüş olmak zorunda değildir; aynı zamanda duyduğu bir şeyi ifade edebilir. Ancak, suçlanan kişiler istisnadır, onlar tanık olarak dinlenemezler.

Tanık gösteren taraf, mahkemeye sunulacak olan vakıayı ve dinlenmesi istenen tanıkların adı, soyadı ve ulaşılabilir adreslerini içeren bir liste sunar. Bu listede belirtilmemiş kişiler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste sunulamaz.

Eğer tanık listesindeki adres belirtilmemiş veya belirtilen adreste tanık bulunamamışsa, taraftan, uygun bir süre içinde doğru adresi belirtmesi istenir. Bu süre içinde adres belirtilmez veya belirtilen yeni adres de doğru değilse, ilgili tanık dinlenmeyecek kabul edilir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 2017/15468 Esas, 2020/4844 Karar sayılı ve 03.06.2020 tarihli ilamında; dava dilekçesine sair deliller ibaresinin yazılmasının tanık dinletilebileceği anlamına gelmeyeceği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2017/15468, Karar: 2020/4844, K. Tarihi: 03.06.2020

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A)Davacı İsteminin Özeti

Davacı vekili, davacının 05/05/2010-31/12/2014 tarihleri arasında davalı sigorta şirketinde sigorta satış personeli olarak çalıştığını, çalıştığı süre boyunca fazla mesai, ulusal bayram, genel tatil ücreti ile yıllık izin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş akdinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğini, iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin ve ulusal bayram, genel tatil ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

B)Davalı Cevabının Özeti

Davalı vekili, davacının 26/12/2014 tarihinde izne ayrıldığını, 31/12/2014 tarihinde davalı şirkette çalışan akrabasını arayarak başka bir sigorta şirketinde işe başladığını ve bu yüzden işten ayrıldığını söylediğini, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, iddia olunan diğer işçilik alacaklarının da davacıya ödendiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D)Temyiz

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

E)Gerekçe

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacı işçi ödenmeyen bir kısım işçilik alacakları sebebi ile iş sözleşmesini 4857 sayılı kanunun 24/II-e maddesine göre haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı isteminde bulunmuş, mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir.

Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmamış, ancak ön inceleme aşamasında tanık listesi verilmiş ve davalı vekili tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini açıklamıştır. Dava dilekçesinde “sair delillere” dayanılması tanık dinletilebileceği anlamına gelmez. Bu nedenle davacı tanık anlatımına göre davaya konu ulusal bayram genel tatil ücret alacağı ile fazla çalışma ücret alacağı hesabı hatalıdır. Davalı tanığı da dinlenmiş olup sözü edilen tanık beyanına göre ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma ispatlanamamış olsa da haftalık 45 saatlik çalışma süresinin aşıldığı anlaşılmakla davalı tanığı beyanına göre gerekirse yeniden hesaplama yapılarak fazla çalışma ücreti belirlenmeli ve karineye dayalı makul indirim hususu düşünülerek istekle ilgili bir karar verilmelidir.

F) Sonuç

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu