Ceza Muhakemesinde Süreler
Süreler, Ceza Muhakemesinde oldukça önemlidir. Hüküm aleyhine, süresi içinde kanun yoluna başvurulması şekli anlamda kesin hüküm oluşmasını engeller ve hüküm üst derece mahkeme tarafından yeniden incelenir. Niteliği itibariyle bu süre hak düşürücü süredir.
Sürelerin Hesaplanması
Ceza Muhakemesinde Süreler hesaplanırken; sürenin gün, hafta veya ay olması önem taşımaktadır. Sürenin “GÜN” olarak belirlenmesi halinde; Süre Tebligat Kanununa göre yapılacak tebligattan sonra, tebligatın yapıldığının ertesi günü hesaplanmaya başlayacaktır. “HAFTA” olarak belirlenen süreler, takip eden hafta veya haftaların, sürenin işlemeye başladığı günün isim itibarıyla karşılığı olan günde sona erecektir. “AY” itibarıyla belirlenen süreler ise izleyen ay veya aylarda sayı itibarıyla karşılığı olan günde, sürenin son bulduğu ayda o sayıda gün yoksa, örneğin sürenin işlemeye başladığı ay 31 gün ise, izleyen ay veya ayların son gününde sona erecektir. Ancak son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü yani tatilin bittiği günün ertesi günü sona erecektir.
CMK Madde 39 – Sürelerin Hesaplanması
(1) Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar.
(2) Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer.
(3) Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer.
(4) Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.
Ülkemizde, kanunlarla belirli olan tatil günleri dışında, bazen “idarî izin” de verilmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında yer alan hüküm, bu tür izinleri de kapsamaktadır.
Adli tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU’NDA SÜRELER | ||
MADDE | KONU | SÜRE |
25 | Hakimin reddi | Ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün |
41 | Eski hâle getirme | Engelin kalkmasından itibaren yedi gün |
66 | Bilirkişinin inceleme süresi | En fazla üç ay (Gerekçeli merci kararıyla en fazla üç ay uzatılabilir.) |
74 | Gözlem süresi | üç haftayı geçemez (resmi sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir, toplamı üç ayı geçemez) |
91 | Gözaltı | *Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre en fazla oniki saat *Yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez *Toplu olarak işlenen suçlarda her defasında bir günü geçmemek üzere üç gün uzatılabilir. |
102 | Tutuklulukta geçecek süre | *Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıl (Zorunlu hallerde gerekçeli olarak altı ay uzatılabilir) *Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıl (uzatma süresi toplam üç yılı , 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez. *7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 31. Maddesi ile 5271 sayılı Kanuna eklenen geçici 5. Maddeye göre; 102. maddede yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanır.) * Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. (7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 31. Maddesi ile 5271 sayılı Kanuna eklenen geçici 5. Maddeye göre; 102. maddede yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanır.) * Tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır. (7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 31. Maddesi ile 5271 sayılı Kanuna eklenen geçici 5. Maddeye göre; 102. maddede yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanır.) |
105 | Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi ya da Şüpheli veya sanığın salıverilme istemlerine dair; istemin kabulüne, reddine veya adli kontrol uygulanması hakkında karar verilecek süre | Üç gün |
108 | Tutukluluğun incelenmesi | Otuz gün |
135 | İletişimin tespiti | En çok iki ay (bir ay daha uzatılabilir.) (örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir.) |
140 | Teknik araçlarla izleme | en çok üç hafta (gerektiğinde bir hafta daha uzatılabilir) (örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde her defasında bir haftadan fazla olmamak ve toplam dört haftayı geçmemek üzere uzatılabilir. Teknik araçlarla izleme tedbiri ile birlikte gizli soruşturmacı görevlendirilmesi halinde bu fıkrada belirtilen süreler bir kat artırılarak uygulanır.) |
151 | Müdafilik görevinden yasaklanma | Bir yıl(altı aydan fazla olmamak üzere iki defa uzatılabilir) |
172 | Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine yeniden soruşturma açılabilecek süre | Kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay |
173 | Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz | Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün |
174 | İddianamenin iadesi | İddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün |
177 | Sanığın savunma delillerinin toplanması istemi | duruşma gününden en az beş gün önce |
232 | Gerekçenin dosyaya konulması | Hükmün açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün |
247 | Çağrılan sanığın çağrıya uyma süresi | işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren onbeş gün |
253 | Uzlaşma teklifine cevap | kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün |
253 | Uzlaştırma işlemlerinin sonuçlandırılması | Belgelerin örnekleri verildikten itibaren otuz gün (Uzlaştırma bürosu bu süreyi her defasında yirmi günü geçmemek üzere en fazla iki kez uzatabilir.) |
268 | Hakimin ya da mahkemenin kararlarına itiraz | Öğrenme gününden itibaren yedi gün (başkaca hüküm yoksa) |
270 | Hakimin ya da mahkemenin kararlarına itiraz | Öğrenme gününden itibaren yedi gün (başkaca hüküm yoksa) |
276 | İstinaf isteminin reddi halinde itiraz | ret kararının tebliğinden itibaren yedi gün |
277 | İstinaf istemine cevap | tebliğ tarihinden itibaren yedi gün |
291 | Temyiz süresi | hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde |
295 | Süre tutumdan sonra gerekçeli temyiz | temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün |
296 | Temyiz isteminin reddine itiraz | ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün |
297 | Temyize cevap | tebliğ tarihinden itibaren yedi gün |
308 | Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Daire kararına itirazı | ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün (Sanığın lehine itirazda süre aranmaz) |
332 | Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından bilgi istemine cevap | on gün |
İstinaf süresi, esas itibariyle hükmün yüze karşı açıklanması ile başlar. Hükmün açıklanmasından önce istinafa başvurmak mümkün değildir. Hükmün açıklanmasından (tefhim) itibaren 7 gün içinde istinafa başvurulması gerekir. Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, bu süre tebliğ tarihinden başlar.
Kusuru olmaksızın hak düşürücü süreyi geçirmiş olan kişiye bu hakkı yeniden vermeyi sağlayan bir kurum olan Eski Hale Getirme CMK m.40‘ta düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında eski hale getirme, kusuru olmaksızın hak düşürücü süreyi geçirmiş olan kişiye bu hakkı yeniden vermeyi sağlayan bir kurumdur. Mücbir sebep, beklenmeyen veya sakınılması mümkün olmayan bir olay nedeniyle süreyi geçirmiş kişi eski hale getirme isteminde bulunabilecektir. Ayrıca CMK 40/2. maddesinde de yeni bir kusursuzluk sebebi yaratılmıştır. Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılmıştır.
Ceza muhakemesinde süre çeşitleri nelerdir?
*Hak düşürücü süre bir işlemin yapılması için tanınan süre olup bu süre içerisinde işlem yapılmaması haline kişiye tanınan süre sona ermiş ve hakkı düşmüştür.
*Koruyucu sürelerle işlemin hangi zaman diliminde yapılamayacağını gösterilmektedir.
*Düzenleyici süre ile öngörülmemiş bir işlemin yapılabileceği zaman dilimini göstermektedir.
*Takdiri süre hakim tarafından belirlenen süredir.
* Kanuni süre kanun koyucu tarafından belirlenen yasal sürelerdir. Bu süreler ancak yasa nedenler ile değişebilmektedir.
Ceza 7 günlük itiraz süresi ne zaman başlar?
15 günlük tebligat süresi ne zaman başlar?
YARGITAY KARARLARI
ÖZET: Ceza muhakemesi sistemimizde hükümlerin temyiz edilebilmelerinin kural, temyiz edilememelerinin ise istisna oluşu, hukuk normlarının yorumlanmasında, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen “Hak arama hürriyeti” ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde hüküm altına alınan mahkemelere erişim hakkının gözetilmesi gerekliliği, Sözleşmeye ilişkin Ek 7 numaralı Protokolünün “Cezai Konularda Temyiz Hakkı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; ilgili kişinin hakkında kurulan hükmü daha yüksek bir mahkemeye inceletme hakkının bulunduğuna ilişkin düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, kamu davasının asli bir süjesi olan sanığın, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde etkin bir şekilde temyiz kanun yoluna başvurma hakkı olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmamakla birlikte, 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK’nın yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi nedeniyle, somut olayda, 5271 sayılı CMK’nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, temyiz süresinin 1412 sayılı CMUK’nın 310. maddesine göre bir hafta olduğu, ayrıca, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlama tarihinden sonra 5271 sayılı CMK’nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hâllerde, temyizde sebep gösterme zorunluluğunu da dikkate alan kanun koyucu, 7035 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 291. maddesinde değişiklik yaparak 05.08.2017 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar bakımından temyiz süresini yedi günden on beş güne çıkarmış ise de, 1412 sayılı CMUK’nın temyiz süresine ilişkin hükümlerine de atıf yapma imkanı bulunduğu hâlde bilinçli bir şekilde bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediğinin anlaşılması karşısında, incelemeye konu son karar tarihi 28.05.2019 olmakla birlikte bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen 20.03.2012 tarihli ilk hükmün, temyiz yasa yoluna tabi olması nedeniyle temyiz süresinin 1412 sayılı CMUK’nın 310. maddesine göre bir hafta olduğu, kısa kararın, sanık müdafisinin yüzüne karşı 28.05.2019 tarihinde tefhim edildiği ve temyiz süresinin 04.06.2019 tarihinde sona ereceği anlaşılmakla birlikte, bu tarihin, Ramazan Bayramının ilk günü olması nedeniyle 2429 sayılı Kanun’un B fıkrasının ilk cümlesi uyarınca resmî tatil olduğu ve üç buçuk günlük Ramazan Bayramı tatilinin 06.06.2019 tarihi Perşembe günü sona erdiği, bu hâlde, temyiz süresinin resmî tatilin bitimine kadar uzayacağı, 07.06.2019 tarihi Cuma gününde ise yalnızca kamu çalışanlarının tam gün idarî izinli sayılmalarına karar verildiği ve bu günün resmî tatil olmaması nedeniyle temyiz süresinin işlemeye devam edeceği anlaşılmakla, temyiz süresinin 07.06.2019 tarihinde sona ereceği, sanık müdafisinin 28.05.2019 tarihinde yüzüne karşı verilen, kanun yolu bildirimi de yasaya uygun şekilde yapılan karara yönelik 10.06.2019 tarihinde gerçekleştirdiği temyiz isteminin “bir haftalık” süresinden sonra olduğu kabul edilmelidir.
ÖZET: Sanıkların karşılıksız çek keşide etmek suçundan mahkumiyetlerine karar verilen somut olayda, karşılıksız çek keşide etmek suçunda, şikayet hakkının süresinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesine dair zamanaşımının suç tarihi itibarıyla dolmuştur. Dava ve Karar: Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanıklar A. M. S.ve L. Ü.’ın 4814 Sayılı Yasayla değişik 3167 Sayılı Kanunun 16/1 inci maddesi uyarınca 62.960.256.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına ve bir sene süreyle bankalarda çek hesabı açmaktan yasaklanmalarına ilişkin, Şişli 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31.12.2003 gün ve 385-1742 Sayılı hüküm, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 3.7.2007 gün ve 16791-8355 sayı ile;
… Sanıkların yokluklarında verilen kararın, usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşılmakla, temyiz talebinin süresinde yapıldığı kabul edilerek yapılan incelemede;
1- 3167 Sayılı Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca, şikayet süresinin ibraz tarihinden itibaren başlayacağı göz önünde bulundurularak, 17.1.2003 tarihinde ibraz edilen suça konu çekle ilgili şikayet dilekçesinin, T.C.K.nın 108. (5237 Sayılı T.C.K.nın 73.) maddesinde öngörülen ve 1412 Sayılı C.M.U.K.nın 40. (5271 Sayılı C.M.K.nın 39) maddesi hükmüne göre hesaplanan 6 aylık süre geçtikten sonra, 18.7.2003 tarihinde verildiği anlaşılmakla, 765 Sayılı T.C.K.nın 108. (5237 Sayılı T.C.K.nın 73.) maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesine karar vermek gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- Kabule göre;
Sanıklar için C.M.U.K.nın 225. (C.M.K.nın 195.) maddesi gereğince düzenlenecek uyarılı davetiyenin; öncelikle bilinen son adreslerine (sanıkların mahkemeye bildirdiği veya daha önce kendilerine geçerli bir tebligat yapılmış olan, ya da Tebligat Kanunu’nun 35/son maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sanıklar tarafından bildirilmiş bulunan adrese) gönderilmesi; tebligat memurunca, sanıkların adreslerini değiştirmesi ve yeni adreslerinin belirlenememesi sebebiyle davetiyenin tebliğ edilemeyerek iade edilmesi durumunda, bu kez Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden; imza sirkülerinde belirtilen ve daha önce usulüne uygun davetiye tebliğ edilmemiş olan adrese sözü edilen 35 inci maddeye göre yapılan usulsüz tebligata dayanılarak sanıkların savunma hakkının kısıtlanması…, İsabetsizliklerinden bozulmuştur.
Şişli 7. Asliye Ceza Mahkemesince 16.5.2008 gün ve 923-754 sayı ile;
… Sanığın müştekiye karşılıksız çek keşide ettiği iddiasıyla cezalandırılması için mahkememize kamu davası açılmıştır.
Sanık kendisine yapılan ihtarlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemiştir.
Müşteki vekilinin talebine istinaden müştekinin davaya katılan olarak kabulüne karar verilmiş, katılan vekili sanığın cezalandırılmasını istemiştir.
Sanık tarafından keşide edilen çekin süresi içinde bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığı sanığın süresi için düzeltme hakkını da kullanmayarak karşılıksız çek keşide etmek suçunu işlediği iddia, çek örneğiyle banka cevabi yazıları ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmiştir…, Şeklindeki gerekçeyle önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “zamanaşımı sebebiyle düşme” istemli, 22.10.2010 gün ve 113583 Sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
Sanıkların karşılıksız çek keşide etmek suçundan mahkûmiyetlerine karar verilen somut olayda, Özel Daireyle yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, karşılıksız çek keşide etmek suçunda, şikayet hakkının süresinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesine dair ise de; zamanaşımının dolup dolmadığı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sanıklara atılı karşılıksız çek keşide etmek suçuna, 3167 Sayılı Kanunun 16/1 inci maddesinde yaptırım olarak, çek bedeli kadar adli para cezası öngörülmüştür.
Sanıkların 17.1.2003 tarihinde işledikleri iddia olunan bu suç için öngörülen ceza itibariyle 765 Sayılı T.C.K.nın 102/4 üncü maddesi uyarınca 5 yıllık dava zamanaşımına tabi olup, kesen nedenlerin varlığı halinde bu süre, en fazla yarı oranında artarak 7 yıl 6 aya uzamaktadır. Suç tarihi itibariyle de bu süre, 17.07.2010 tarihinde, dosya henüz Ceza Genel Kuruluna gelmeden dolmuştur.
Bu itibarla; zamanaşımının gerçekleşmesi sebebiyle yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sanıklar hakkındaki kamu davasının, 5320 Sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CYUY’nın 322 nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 Sayılı T.C.K.nın 102/4, 104/2 ve 5271 Sayılı C.M.K.nın 223/8 inci maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
1- Şişli 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16.5.2008 gün ve 923-754 Sayılı hükmünün, gerçekleşen zamanaşımı sebebiyle BOZULMASINA,
Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 Sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CYUY’nın 322 nci maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkındaki kamu davasının, 765 Sayılı T.C.K.nın 102/4, 104/2 ve 5271 Sayılı C.M.K.nın 223/8 inci maddeleri uyarınca düşmesine,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 07.06.2011 tarihinde yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.