Ceza Kanununun Yer Bakımından Uygulanması
Ceza kanununun yer bakımından uygulanması, devletin egemenlik hakkından kaynaklanan yetkilerini kullanmasının sonucudur.
Ceza kanununun yer bakımından uygulanmasına gerekçe olarak bir bağlama noktası aranmaktadır. Bağlama noktaları aranırken, suçun işlendiği yer, vatandaşlık ve devletin yararlarını koruma gibi egemenlik anlayışının devamı olan ilkeler esas alınmaktadır.
Ülkesellik İlkesi Nedir?
Ülkesellik ilkesi, failin ya da mağdurun uyruğuna bakılmaksızın suç nerede işlenmiş ise o yerin ceza kanununu uygulanmasını ifade etmektedir. Ülkesellik ilkesine göre, ceza kanunu, yalnızca bir devletin kendi ülkesinde işlenen suçlara uygulanır.
Türkiye’de işlenen suçlar bakımından ülkesellik ilkesi benimsenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 8. Maddesine göre, “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.”
Suç Ne Zaman Türkiye’de İşlenmiş Sayılır?
Türk Ceza Kanunu’nun 8. Maddesinde suçun ne zaman Türkiye’de işlenmiş sayılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu konuda belirlenen kurallar aşağıda belirtilmiştir:
- Hareketin kısmen veya tamamen Türkiye’de yapılması veya sonucun Türkiye’de gerçekleşmesi durumunda suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.
- Suç, Türk hava sahaları ile Türk karasularında işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.
- Suç, açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.
- Suç, Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.
- Suç, Türkiye’nin kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.
Suçun İşlendiği Yer
Suçun işlendiği yeri belirleyebilmek için ikili bir ayrım yapmak gerekir. Hareket ve sonuç aynı yerde gerçekleşmişse sorun yoktur; suç bu yerde işlenmiş sayılır. Hareket ve sonuç farklı yerlerde gerçekleşmişse üçlü bir ayrım yapmak gerekir:
- Hareket Türkiye’de yapılmış, ancak sonuç yurtdışında ortaya çıkmışsa ya da hareket yurtdışında yapılmış, ancak sonuç Türkiye’de gerçekleşmişse suç Türkiye’de işlenmiş sayılır.
- Hareket ve sonucun her ikisi de Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde gerçekleşmiş olmakla birlikte, ikisinin de farklı idari birimlerde gerçekleşmiş olması durumunda, suçun nerede işlenmiş sayılacağı konusu tartışmalıdır.
İnternet Aracığıyıla İşlenen Suçlar Nerede İşlenmiş Sayılır?
Türk Ceza Kanunu, hareket veya sonuçtan birinin Türkiye’de yapılması durumunda suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağını kabul etmektedir.
Öğretide suç niteliği taşıyan internet içeriğinin Türkiye’de sunucu ya da bir bilgisayara yüklenmiş olması koşuluyla suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağı kabul edilmektedir.
Kişisellik İlkesi Nedir?
Kişisellik ilkesi, ceza yasasının uygulanma alanını failin ya da mağdurun vatandaş olmasına göre belirleyen ilkedir. Kişisellik ilkesine göre, ceza kanunu vatandaşa uygulanır. Vatandaşın nerede olduğunun önemi yoktur.
Faile göre kişisellik ilkesi, yabancı bir ülkede suç işleyen fail hakkında, uyruğu bulunduğu devletin ceza kanunun uygulanmasını ifade eden ilkedir.
Vatandaş Tarafından İşlenen Suçlar
Vatandaş tarafından işlenen suçlarda kişisellik ilkesinin uygulanabilmesinin koşulları Türk Ceza Kanunu’nun 11. Maddesinde sayılmıştır. Vatandaş tarafından işlenen suçlarda kişisellik ilkesinin uygulanabilmesinin koşulları şunlardır:
- Fail, Türk vatandaşı olmalı ve Türkiye’de bulunmalı,
- Suç, yabancı bir ülkede işlenmiş olup da 13. maddede yazılı suçlar (soykırım, insanlığa karşı suçlar vd.) dışında, Türk kanunlarına göre hapis cezasını gerektiren ve Türkiye’de kovuşturulabilir bir suç olmalı,
- Bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olmalıdır.
Vatandaş tarafından işlenen suçların özellikleri aşağıda sayılmıştır:
- Failin, eylemi işlediği sırada Türk vatandaşı olması gerekir.
- Suçun Türkiye’de kovuşturulabilir bir suç olup olmadığının belirlenmesinde Türk kanunları göz önünde bulundurulur.
- Yabancı ülkede işlenmiş olan suçtan dolayı yurt dışında yargılama yapılması fail hakkında Türkiye’de Türk kanunlarına göre re’sen yargılama yapılmasına engel değildir. Ancak fail hakkında yabancı ülkede mahkûmiyet ya da beraat hükmü verilmişse Türkiye’de yeniden yargılama yapılamaz.
- Soruşturma konusu suçun yer aldığı kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasından birinin uygulanması seçimlik sayılmış ise soruşturma veya kovuşturma açılmaz.
Görev Suçları Nelerdir?
Türk Ceza Kanunu’Nun 10. Maddesine göre, “Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye’de yeniden yargılanır.”
Görev suçlarından dolayı faile göre kişisellik ilkesinin uygulanabilmesinin koşulları şunlardır:
- Fail, yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olmalı,
- Suç, yabancı ülkede, memuriyet veya görev dolayısıyla işlenmiş bir suç olmalıdır.
Görev suçlarının özellikleri ise aşağıda sayılmıştır:
- Yurtdışında memuriyet üstlenen kişinin Türk vatandaşı olması gerekir. Ancak yabancı ülkede Türkiye adına görev yapan kimse Türk vatandaşı olabileceği gibi yabancı da olabilir.
- Memuriyet veya görevin sürekli veya geçici olması, Devlet veya herhangi bir kamu kuruluşu adına yapılmış bulunması arasında fark yoktur.
Mağdura Göre Kişisellik İlkesi Ne Demek?
Yabancı uyruklu fail hakkında, mağdurun uyruğunda bulunduğu devletin kanununun uygulanmasını ifade eden ilkeye, mağdura göre kişisellik ilkesi denir.
Türk Ceza Kanunu’nun 12. Maddesine göre, “Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.”
Mağdura göre kişisellik ilkesinin uygulanabilmesi için gereken koşullar aşağıda sayılmıştır:
- Fail, yabancı olmalı ve Türkiye’de bulunmalı,
- Mağdur Türkiye Devleti, bir Türk vatandaşı veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olmalı,
- suç yabancı ülkede işlenmiş olup da 13. maddede yazılı suçlar (soykırım, insanlığa karşı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suç olmalı,
- mağdur eğer bir Türk vatandaşı veya Türk yasalarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi ise bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olmalıdır.
Korunma İlkesi Nedir?
Korunma ilkesi, devletin kendi varlığına yönelik suçların yurt dışında işlenmesi hailinde bu suçları cezalandırılmasına olan tanımaktadır.
Korunma ilkesine göre, suçun kim tarafından işlendiği değil, kime karşı işlendiği önemlidir. Korunma ilkesinin uygulanabilmesi için failin uyrukluğu önemli değildir. Önemli olan suçun yabancı ülkede işlenmiş olup da katalog suçlardan biri olmasıdır.
Korunma ilkesinin uygulanacağı katalog suçlar şunlardır:
- Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar (TCK m. 299-301),
- Devletin güvenliğine karşı suçlar (TCK m. 302-308),
- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (TCK m. 309-316),
- Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk (TCK m. 326-339),
- Yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar (TCK m. 340-343).
Evrensellik İlkesi Nedir?
Evrensellik ilkesi, suçun faili ya da mağduru Türk olmadığı ve eylemin Türkiye’de işlenmediği durumlarda, Türkiye’de kovuşturma yapılmasını ifade etmektedir.
Evrensellik ilkesine göre, önemli olan suçun niteliğidir. Suçun nerede, kim tarafından ve kime karşı işlendiğinin önemi yoktur. Evrensellik ilkesinin uygulanabilmesi için failin veya mağdurun uyrukluğu önemli değildir; önemli olan katalog suçlardan birinin işlenmesidir.
Evrensellik ilkesinin uygulanacağı katalog suçlar şunlardır:
- Soykırım (TCK m. 76),
- İnsanlığa karşı suçlar (TCK m. 77-78),
- Göçmen kaçakçılığı (TCK m. 79),
- İnsan ticareti (TCK m. 80),
- İşkence (TCK m. 94, 95),
- Çevrenin kasten kirletilmesi (TCK m. 181),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK m. 188),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (TCK m. 190),
- Parada sahtecilik (TCK m. 197),
- Para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (TCK m. 200),
- Mühürde sahtecilik (TCK m. 202),
- Fuhuş (TCK m. 227),
- Feniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (TCK m. 223/2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (TCK m. 152)
İkame İlkesi Ne Demek?
İkame yargı ilkesi, suçluların fiili veya hukuksal nedenlerle geri verilememesi nedeniyle ülkesellik ilkesi uyarınca yetkili devletin harekete geçemediği durumlarda, failin o anda bulunduğu ülke tarafından yargılanmasını ifade eder.
İkame yargı ilkesinin uygulanabilmesinin koşulları şunlardır:
- Fail ve mağdur yabancı olmalı, ancak fail Türkiye’de bulunmalı,
- Suç, yabancı ülkede işlenmiş olup da 13. maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç olmalı,
- Suçluların geri verilmesi anlaşması bulunmamalı veya geri verilme istemi suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olmalıdır.
Cezadan Mahsup ve Hak Yoksunlukları
Türk Ceza Kanunu’na göre, nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı bir ülkede;
- Gözaltıda,
- Gözlem altında,
- Tutuklulukta,
- Hükümlülükte geçen süre,
Aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsuo edilir. Bu husus Türk Ceza Kanunu’nun 16. Maddesine açıkça hüküm altına alınmıştır.
Türk Ceza Kanunu’nun 16. Maddesine göre, “Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir.”
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN