Boşanma davalarında kanıt olarak sosyal medya raporu
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/8560 Esas 2016/178 Karar Boşanma davasında ispat aracı olarak mahkemeye sunulan Facebook profilindeki arkadaş sayısının çokluğu eşin sadakatsiz davrandığının kanıtı olarak kabul edilemeyecektir. |
Türk Medeni Kanunu sadakat yükümlülüğünü 185.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre eşlerin birlikte yaşaması, birbirlerine karşı sadık olması ve yardımcı olmasının zorunlu olduğu düzenlenmektedir.
Dolayısıyla eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğünün kapsamı oldukça geniştir. Sadakat yükümlülüğü kapsamında eşlerin birbirine karşı dürüst olma, yalan söylememesi gibi hususları da kapsamaktadır. Eşlerin arasında bulunan sadakat yükümlülüğü, evliliğin kurulmasıyla başlar, evlilik birliğinin sona ermesine kadar devam eder.
Yargıtay’ın içtihatlarındaki sadakat kriterlerini göre eşler; Cinsel sadakat, duygusal sadakat, fiziksel sadakat, görsel sadakat ve sosyal sadakat yükümlülüğüne uygun davranmak zorundadır. Evlilik birliği içindeki yükümlülüklerden en önemlisi olan sadakat yükümlülüğü evlilik süresince sürmekte olup sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia eden tarafın bu iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Bu ispat fotoğraflar, mesajlar, mektuplar gibi deliller vasıtasıyla gerçekleşebilir.Ancak sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği iddiasının soyut kalması ispat edilememesi durumunda sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği iddia edilen tarafa kusur yüklenemeyecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de aşağıda yer alan 2015/8680 E. , 2016/178 Karar sayılı kararında mahkemeye sunulan Facebook profilindeki arkadaş sayısının çokluğunu sadakat yükümlülüğünü ihlal eden bir davranış olarak görmemiştir.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2015/8680 E.
2016/178 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, her iki davaya yönelik olarak temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 11.01.2016 günü temyiz eden davacı-davalı… vekili Av……..ve karşı taraf davalı-davacı….. vekili Av….. geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle bir kişinin köyde yaşaması ve facebook profilindeki arkadaş sayısının çokluğu bu kişinin sadakatsiz davrandığının kanıtı olarak kabul edilemiyeceği gibi, güven sarsıcı davranış olarak da nitelendirilemeyeceğinden davacı-karşı davalı erkeğin sadakatsizlik içeren davranışlarının kanıtlanamamasına, ne var ki, kadını ailesiyle birlikte yaşamaya zorlayan, tüp bebek tedavisinde eşine yardımcı olmayan, ben böyleyim giderse gitsin diyerek fiili ayrılığa neden olan davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu bulunduğunun anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
3-Boşanma davaları maktu karar ve ilam harcına tabi davalardandır. Boşanmanın eki niteliğinde olan maddi ve manevi tazminatlar ile nafakalar, boşanma davası ile birlikte istendiği takdirde, talep edilen miktar üzerinden ayrıca nispi harç alınması gerekmez. Mahkemece karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarife uyarınca maktu karar ve ilam harcı alınmasına karar verilecek yerde, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı dikkate alınarak nispi karar ve ilam harcı alınması da isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1.350.00 TL vekalet ücretinin ….’den alınıp …’e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.11.01.2016(Pzt.)