İçtihatlar

Anlaşmalı Boşanma ve Nafaka Artırımı

Anlaşmalı olarak boşanmış olan tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında değişiklik meydana gelmesi durumunda, nafaka artırımı talep edilebilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas: 2019/4836, Karar: 2019/8858, K. Tarihi: 06.11.2019

Anlaşmalı boşanma, eşlerin evliliklerini sonlandırmak için boşanma konusunda anlaşmaya vardıkları bir süreçtir. Bu yöntemde, taraflar boşanma konusunda anlaşmaya varırken mali konular, mal paylaşımı, çocukların velayeti ve bakımı gibi konuları da kararlaştırırlar.

Anlaşmalı boşanma için bazı şartlar ve gereklilikler vardır:

  • Eşlerin boşanmaya karar vermeli ve bu konuda anlaşmalı olmalıdır.
  • Taraflar, boşanma süreciyle ilgili detayları kararlaştırmalıdır. Bu, mal paylaşımı, mali konular, nafaka düzenlemesi, çocukların velayeti ve bakımı gibi konuları içerebilir.
  • Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanmalı ve taraflarca imzalanmalıdır. Bu protokol, anlaşmaya varılan tüm detayları içermeli ve yasal geçerliliği olmalıdır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/4836 Esas, 2019/8858 Karar sayılı ve 06.11.2019 tarihli ilamında; anlaşmalı olarak boşanmış olan tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında değişiklik meydana gelmesi durumunda, nafaka artırımı talep edilebileceği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas: 2019/4836, Karar: 2019/8858, K. Tarihi: 06.11.2019

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen iştirak nafakasının artırılması davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; davacı vekilinin duruşma istemi dava değeri itibariyle reddedilmiş olup; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı; davalı ile Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/92 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin kendisine verildiğini, müşterek çocuk için 12/03/2013 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, mahkemece tasdik edilen protokol hükümlerinde çocuğun … İlköğretim Okullarında eğitim gördüğü sürede okul ücretinin davalı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, ancak bu okulların kapatıldığını ve çocuğun halen … Koleji’ne gittiğini, o tarihte belirlenen nafakanın en azından okul giderlerinin davalı tarafça karşılanacağı düşüncesi ile düşük tutulduğunu, tasdik olunan protokolün infazında sorunlar yaşandığını, davalının aile şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olduğunu, maddi durumunun iyi olduğunu, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının çok değişerek arttığını, sadece özel okul giderinin 40.000,00 TL olduğunu, aktivite, gezi, tatil, özel gelişim kursları giderleri, sağlık sigortası, yaz kampları, dil okulları, özel ders gibi giderlerinin de artarak devam ettiğini, bir gelirinin olmadığını, aile desteğiyle geçindiğini, aradan geçen süre zarfında paranın alım gücünün değiştiğini belirterek müşterek çocuk için 1.000,00 TL iştirak nafakanın dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 8.000,00 TL’ye artırılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren nafakanın ÜFE ya da enflasyon oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; çocuğun davacının belirlediği okula gönderilmesine rağmen okul ücretlerinin her yıl tarafınca ödendiğini, mahkemece hükmedilen 1.000,00 TL iştirak nafakası haricinde elinden geldiği imkanlar ölçüsünde çocuğun kurs ücretleri, ihtiyaçları, sağlık sigortası gibi İhtiyaçlarını karşıladığını, talep edilen aylık 8.000,00 TL’nin fahiş olduğunu, hakkaniyete uygun olmadığını, davacının da çalıştığını, her iki tarafın çocuğun giderlerine müşterek katılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2013/79-92 Esas-Karar sayılı dosyasında velayeti davacı anneye verilen müşterek küçük çocuk Derin ÇEBİ için belirlenen aylık 1.000 TL nafakanın tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla dava tarihi olan 07/02/2017 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL artırılarak takdiren 2.000 TL’ye yükseltilmesine, aylık 2.000 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl DİE tarafından yayınlanan ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, müşterek çocuğun ihtiyaç ve giderleri, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak nafakaya karar verilmesinin yerinde olduğu ancak mahkemece belirlenen nafaka artış miktarının fazla olduğu kanaatine varıldığından davacının istinaf talebinin reddine, davalının istinaf talebinin miktara yönelik kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının tümüyle kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, müşterek çocuk için belirlenen aylık 1.000,00 TL nafakanın dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL artırılarak 1.750,00 TL’ye yükseltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

6763 sayılı yasa ile 6100 sayılı HMK’na eklenen geçici 1. madde uyarınca, aynı Kanunun 362. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2019 tarihinden itibaren 58.800,00 TL’ye çıkartılmıştır.

İstinaf incelemesi sonucunda verilen hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. HMK’nın 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacının temyiz itirazlarına gelince;

Uyuşmazlık, iştirak nafakasının arttırılmasına ilişkindir.

Türk Medeni Kanunu’nun 327/1.maddesinde; Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince; ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (TMK. nun 329/1. maddesi)

Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)

Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.

Dosyanın incelenmesinde; Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince aynen onaylanan 12.03.2013 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünde; aylık 1000,00 TL iştirak nafakasının davalı tarafından ödeneceği, çocuğun eğitimini … okulunda tamamlayacağı, Anafende okuduğu sürece eğitim masraflarının davalı tarafından karşılanacağı belirtilmiştir.

Davacı açtığı bu davasında, protokolde belirtilen okulların kapanması ile çocuğun başka bir okulda eğitimine devam ettiğini, protokol hükümlerinin uygulanmasında güçlük yaşandığını, davalı tarafından çocuğun okul giderlerinin karşılanmadığını, davalının inisiyatifine bırakılmadan çocuğun iaşe, okul ve benzeri giderleri gözetilerek tarafların ekonomik durumlarına göre iştirak nafakasına takdir edilmesini talep etmiştir.

Somut olayda protokol hükümleri incelendiğinde, davalının çocuğun okul ücretinden ayrıca sorumlu tutularak iştirak nafakasının belirlendiği anlaşılmıştır. Duruşmada dinlenen davalı tanığı … tarafından, çocuğun kendi istediği okula gitmesi şartıyla davalının okul giderlerine yönelik ödeme yaptığını, sonrasında çocuk farklı okula gittiği için davalının ödeme yapmayı bıraktığının belirtildiği, yine davalı tarafından okul masraflarının ödenmediğinin davacı tanıklarınca da açıklandığı, dikkate alındığında davalının protokol hükümlerine uygun davranmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, iştirak nafakası davacı ve davalının ekonomik- sosyal durumları dikkate alınarak yeniden belirlenmelidir. Ne var ki mahkemece müşterek çocuğun giderleri araştırılmamıştır. Davalının kolluk marifetiyle sosyal ekonomik durum araştırması yapılmış ise de, davacı taraf davalının gelirinin daha yüksek olduğunu ileri sürmüştür. Keza dinlenen tanıklar da, davalının aile şirketinde çalıştığını belirtmişlerdir. Davalıya ait kazanç tam ve sağlıklı şekilde saptanmamıştır.

Mahkemece davacının bu iddiaları karşısında yeniden sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılması, davalının gayrimenkul ve araç kaydı olup olmadığının tespit edilmesi, mevduat hesaplarının istenmesi, davalının çalıştığı aile şirketindeki konumu ve geliri hakkında kolluk araştırılması yapılması ve davalının gerçekte sahip olduğu sosyal ve ekonomik durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Tüm bunların yanında, dosyadaki belgeler ile taraflarca düzenlenen protokol hükümleri birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemecesince takdir edilen 2.000,00 TL iştirak nafakasının az olduğu anlaşılmakla somut olaya uygun miktarda artırım yapılmalıdır.

Bu durumda bölge adliye mahkemesince; davacının ve davalının ekonomik ve sosyal durumunun tam ve sağlıklı olarak araştırılarak saptanması, müşterek çocuğun eğitim giderlerinin belirlenmesi; müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, uygun miktarda artırım yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ve araştırma sonucu 1.750,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun 371. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 06.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu