İcra Hukuku - İflas Hukuku

İcra Ceza Mahkemelerinin Görev Alanı ve Yargılama Usulü

Hukuk sistemimizde “görev” kavramı, bir mahkemenin hangi uyuşmazlıkları inceleyip karara bağlayabileceğini belirleyen temel bir yargı yetkisi unsurudur. Anayasa’nın 142. maddesi ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un ilgili hükümleri, mahkemelerin görev alanlarını belirlemektedir.

İcra Ceza Mahkemeleri, İcra ve İflas Kanunu (İİK) kapsamında düzenlenen cezai yaptırımları uygulamakla yetkili olup, bu mahkemelerin görevleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 331. ve devamı maddelerinde belirlenmiştir.

İcra Ceza Mahkemeleri

İcra Ceza Mahkemelerinin Görev Alanı

İcra Ceza Mahkemeleri, icra ve iflas hukukundan kaynaklanan ceza davalarına bakmakla yetkilidir. Genel ceza mahkemelerinden ayrılan temel noktası, yalnızca icra ve iflas hukukuna ilişkin suçlara bakıyor olmasıdır.

Bu mahkemeler, genel ceza hukuku kurallarını uygulamakla birlikte, kendilerine özgü bazı yargılama usullerine de sahiptir. İcra Ceza Mahkemelerinin en çok baktığı suç tipleri şu şekilde özetlenebilir:

  1. Ödeme emrine itirazın reddi halinde borcu ödememe suçu (İİK m. 339): Takip kesinleştikten sonra borcun ödenmemesi halinde, borçlunun ceza sorumluluğu doğabilir.
  2. Mal beyanında bulunmama veya yanlış beyanda bulunma (İİK m. 337, 338): Borçlunun mal beyanında bulunmaması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması cezai sorumluluk doğurur.
  3. Taahhüt edilen borcun ödenmemesi (İİK m. 340): Borçlunun icra takibi sırasında borcunu belirli bir sürede ödeyeceğini taahhüt etmesi ancak bu taahhütün yerine getirilmemesi halinde hapis cezası ile cezalandırılması söz konusu olabilir.
  4. İcra memurunun görevini yapmasına engel olma suçu (İİK m. 341): İcra memurlarının görevlerini yapmasını engelleyen kişilere cezai yaptırım uygulanabilir.
  5. İflas halinde defter tutmama veya hileli hareketlerde bulunma (İİK m. 345-347): İflas eden kişinin defter tutmaması veya hileli iflas gerçekleştirmesi halinde ceza söz konusu olur.
  6. Karşılıksız çek suçu (5941 sayılı Çek Kanunu m. 5): Çekin karşılıksız çıkması ve ilgili şartların oluşması halinde, çek düzenleyen kişi hakkında adli para cezası uygulanabilir ve ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrilebilir.
  7. Ticareti terk edenlerin bildirimde bulunmaması (İİK m. 337/a): Ticari faaliyeti bırakan bir borçlunun, durumu süresinde bildirmemesi halinde cezai sorumluluk doğar.
  8. Hacizli malı kaçırma suçu (İİK m. 331): Hacizli malın satılmasını veya alacaklının alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla malın kaçırılması suç teşkil eder.
  9. Yetkisiz haciz işlemi yapmak (İİK m. 342): Yetkisi olmayan kişilerce gerçekleştirilen haciz işlemleri cezai yaptırım gerektirir.
  10. Haczedilen malların tahrip edilmesi veya değerinin düşürülmesi (İİK m. 336): Haczedilen malların tahrip edilmesi ya da değerinin düşürülmesi halinde cezai yaptırım uygulanır.
  11. İflas eden borçlunun defterleri saklamaması (İİK m. 346): İflas eden bir borçlunun defterleri saklamaması veya alacaklıları zarara uğratmak amacıyla yok etmesi durumunda ceza verilir.
  12. Haksız haciz talebinde bulunma (İİK m. 343): Haksız yere haciz talebinde bulunan kişiler için hukuki ve cezai yaptırımlar öngörülmüştür.
  13. Haciz mahallinde direniş gösterme (İİK m. 344): Haciz işlemi sırasında direniş gösteren kişilere hapis cezası uygulanabilir.
  14. Haczedilen malların usulsüz olarak satılması (İİK m. 335): Haczedilen malların kanuna aykırı şekilde satılması durumunda cezai sorumluluk doğar.
  15. Borçlunun ödeme taahhüdüne aykırı hareket etmesi (İİK m. 340): Borçlu, taahhüt ettiği borcu ödeme süresine riayet etmezse cezalandırılabilir.

Usul ve Yargılama

İcra Ceza Mahkemelerinde yargılama usulü, genel ceza muhakemesinden farklı olarak bazı özel usullere tâbidir.

İcra Ceza Mahkemeleri, delillerin incelenmesi ve karara bağlanması noktasında hızlandırılmış bir usul uygular. İcra ceza davaları, şikâyet yolu ile başlatılır. Şikâyet süresi, suçun öğrenilmesinden itibaren genellikle 3 aydır.

İcra Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren konular, genel ceza mahkemelerinde değil, yalnızca bu mahkemelerde görülür.

Usul ve Yargılama

Yargıtay Kararları Ve Uygulamadan Örnekler

Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçu (5941 sayılı Çek Kanunu m. 5)

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2018/5164, K. 2018/11366 (05.11.2018): Sanık hakkında sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan verilen mahkûmiyet kararı, eksik kovuşturma nedeniyle bozulmuştur. Kararda, şirketin aktif ve pasif durumunun tam olarak belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. 

Borçlunun Alacaklısını Zarara Sokmak Amacıyla Mevcudunu Eksiltmesi Suçu (İİK m. 331)

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2015/31375, K. 2018/8359 (09.07.2018): Takibin kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde şikâyette bulunulmadığından, şikâyet hakkının düşürülmesine karar verilmiştir. Kararda, İİK’nın 347. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi nedeniyle şikâyet hakkının düşürülmesi gerektiği belirtilmiştir. 

İİK 347 – Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.

Taahhüdü İhlal Suçu (İİK m. 340)

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2020/3185: Anadolu 4. İcra Ceza Mahkemesi’nin kararları, CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca bozulmuş ve sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir. Kararda, taahhüdü ihlal suçuna ilişkin usul ve esaslar değerlendirilmiştir. 

Ticareti Terk Etme Suçu (İİK m. 337/a)

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2017/6159, K. 2018/3838: Şikâyete esas icra takip dosyasında borçlu şirkete ödeme emri tebliğ edilmediği için, şikâyet tarihi itibarıyla kesinleşmiş bir takip bulunmadığından sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. 

Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunma Suçu (İİK m. 338)

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2017/1550, K. 2018/2323: Şikâyet dilekçesinde hangi malvarlığının somut olarak eksiltildiğinin belirtilmemesi nedeniyle, sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Sonuç ve Değerlendirme

İcra Ceza Mahkemeleri, kendine özgü yargılama usulleri ile hızlı ve etkin bir yargılama süreci yürütmektedir. Basit yargılama usulü ve kısa şikayet süreleri, icra hukukunun doğası gereği, alacaklıların haklarını zamanında elde edebilmesini amaçlamaktadır. Ancak, uygulamada bazı sorunlar da gözlemlenmektedir. Özellikle, borçluların ekonomik durumlarının ceza yargılamasında yeterince dikkate alınmaması, taahhüdü ihlal suçunun tartışmalı niteliği ve icra ceza yargılamalarında infaz süreçleri gibi konular, eleştiri konusu olmaktadır.

Bu çerçevede, İcra Ceza Mahkemelerinin uygulamalarının, bireyin temel hak ve özgürlükleri ile mülkiyet hakkı arasında adil bir denge gözetmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtay kararları ve içtihatlar, bu dengeyi sağlamak adına yol gösterici nitelikte olup, icra ceza hukukunun gelişimi açısından belirleyici bir rol üstlenmektedir. Mevcut düzenlemelerin, hukuk güvenliği ilkesi çerçevesinde, birey haklarını da gözetecek şekilde değerlendirilmesi, uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi açısından önemli bir gerekliliktir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Tuğçe ŞEN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu