İçtihatlar

Kısmi Davada Zamanaşımı Kesilir Mi?

Kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesilir, dava dışı kalan bölümü içinse zamanaşımı işlemeye devam eder.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Esas: 2020/1411, Karar: 2020/7924, K. Tarihi: 17.12.2020 

Kısmi dava, bir hukuk davası türüdür ve davacının talep ettiği hukuki hakkın veya alacağın sadece bir kısmını mahkemeye taşıdığı bir dava tipini ifade eder. Davacı, tüm taleplerini bir arada değil, belirli bir bölümü için dava açar. Bu durumda, dava konusu olan taleplerden sadece bir kısmı mahkemeye getirilirken, diğer talepler için ayrı davalar açma hakkı saklı tutulabilir.

Kısmi dava açılması durumunda, alacağın yalnızca dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesilirken, dava dışı kalan bölümü için zamanaşımı işlemeye devam eder. Bu hukuki prensip, Türk Hukuku’nda önemli bir yer tutmaktadır. Kısmi dava, alacaklı veya davacı tarafından, talep edilen alacağın veya hakların sadece bir bölümünün mahkemeye taşınması anlamına gelir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/1411 Esas, 2020/7924 Karar sayılı ve 17.12.2020 tarihli ilamında; kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesildiği, dava dışı kalan bölümü içinse zamanaşımı işlemeye devam ettiği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Esas: 2020/1411 Karar: 2020/7924 K.Tarihi: 17/12/2020 

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; … Eczanesi isimli eczaneyi 2005-2008 yılları arasında işlettiğini ancak daha sonra kapatmak zorunda kaldığını, davalı tarafından aleyhine bir alacak nedeniyle Kocaeli 3 İcra Müdürlüğü’nün 2010/7513 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu icra takibine itirazı sonucu Kocaeli 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1127 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını ve açılan bu davanın reddine dair verilen kararın temyiz aşamasından sonra kesinleştiğini, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda davalı kuruma borcunun olmadığı, hatta kurumdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini belirterek 2005-2009 yılları arasında kesilen faturalarının incelenmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; ek süre istemesine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne, 1.000,00 TL’ nin dava tarihi olan 27/05/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ve ıslahla artırılan 112.414,11 TL’ nin tahsiline karar verilmiş; hüküm süresi içinde davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; Hmk m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava konusu uyuşmazlık, davacının ıslahla artırdığı miktar yönünden zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği ve açılan davanın belirsiz alacak davası mı, ya da kısmi dava mı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının ve hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek, açtığı davaya kısmi dava denir. Bir kimsenin kısmi dava açıp açmadığı ancak dava dilekçesinden, davacının talep sonucundan anlaşılır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağını istemiştir. Yargılama aşamasında (bilirkişi raporu doğrultusunda) ıslahla netice-i talep artırılmış; mahkemece, ıslahla artırılan kısım da gözetilerek istemin kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı tarafından kısmi dava açıldığı anlaşılmaktadır. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir dava ile talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür. Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesilir. Ancak, kesilen zamanaşımı kesilme tarihinden başlayarak yeniden başlar.
Tüm bu bilgiler ışığında, somut olay irdelendiğinde; saklı tutulan fazla kısım için, davacı taraf, bilirkişi raporu doğrultusunda davasını 04.02.2016 tarihinde ıslah etmiş, davalı taraf 28.03.2016 tarihli ıslaha karşı cevap dilekçesinde, ıslah tarihi itibariyle davacının hesaplanan alacağının zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
818 Sayılı B.K.’nun 125. maddesine göre dava konusu alacak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, bu 10 yıllık süre dava (veya ıslaha veyahut ek dava) tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Kısmi dava açılması halinde de alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesilir, dava dışı kalan bölümü içinse zamanaşımı işlemeye devam eder.
İlk derece mahkemesince, davacı tarafın ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunan davalının, zamanaşımı def’i hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamış, istinaf incelemesinde ise zamanaşımı yanlış değerlendirilmiştir. Davalı ıslaha karşı zamanaşımı def’i ileri sürmüş olmasına rağmen, davanın açıldığı tarihe göre alacağın zamanaşımına uğramadığı belirlenmiştir. Buna göre, mahkemece; davalı tarafın, ıslaha ilişkin zamanaşımı def’i ile ilgili bir değerlendirme yapılarak bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilerek, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, bu yönden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davalının ikinci bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu