İçtihatlar

Banka, Banka Müdürünün Kusurundan Dolayı Sorumludur!

Banka, çalışanı konumundaki banka müdürünün kusurundan dolayı sorumludur.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2021/1481, Karar: 2022/7230, K. Tarihi: 20.10.2022

Türk Borçlar Kanunu’nda, organizasyon sorumluluğu eBK’nın yerine geçen TBK m. 66 ile düzenlenmiştir. Bu sorumluluk tipi, işletme sahibinin çalışanın yaptığı bir haksız fiilden dolayı doğan zarardan sorumlu tutulmasını ifade eder. Önceki kanunda da benzer bir sorumluluk bulunmasına rağmen, TBK m. 66’da üçüncü fıkra ile ayrı bir düzenleme getirilmiştir.

Organizasyon sorumluluğu, işletme sahibinin çalışanını seçme, talimat verme, gözetim ve denetimde bulunma süreçlerinde gerekli özeni göstermemesi durumunda ortaya çıkar. İşletme sahibi, sadece çalışanın eylemlerinden değil, aynı zamanda işletmenin genel çalışma düzeninin zararı önlemeye elverişli olup olmadığını da ispatlamak zorundadır.

Bu sorumluluk tipi, kusursuz bir sorumluluktur, yani işletme sahibinin kusuru aranmaz. Organizasyon sorumluluğu, örneğin medya kuruluşlarının içerik nedeniyle üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmesi, hastane hizmetlerinin yetersiz organizasyonu, gece vardiyasındaki sağlık personelinin yorgunluğu gibi durumları kapsar.

Sonuç olarak, TBK m. 66/f. 3 ile işletme sahiplerine daha fazla sorumluluk getirilmiştir. Artık sadece çalışanı seçmek ve denetlemek yeterli değil, aynı zamanda işletme organizasyonunun da uygun bir şekilde kurulmuş olması gerekmektedir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/1481 Esas, 2022/7230 Karar sayılı ve 20.10.2022 tarihli ilamında; banka, çalışanı konumundaki banka müdürünün kusurundan dolayı sorumlu olduğu içtihat edilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2021/1481, Karar: 2022/7230, K. Tarihi: 20.10.2022


“İçtihat Metni”

Taraflar arasında görülen davada Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24.11.2020 tarih ve 2019/247 E. – 2020/273 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 18.10.2022 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili Av. … incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarda müvekkillerinin, davalı banka şubesinin hatırı sayılır ve işlem hacmi yüksek müşterileri olduğunu; uzun zamandan beri bankacılık işlemlerini davalı bankada gerçekleştirdiklerini, bir süreden beri ise bankaya mevduat yatırmak için bizzat gitmek yerine banka müdürünün talimatı ile bankanın kendi çalışanına iş yerinde elden verildiğini ve müvekkillerinin personelleri tarafından bankaya götürülerek mevduat işlemlerinin yürütüldüğünü, son işlemlerinin bankanın şube müdürü olan …tarafından imzalandığını ve gönderilen alındı dekontuna istinaden müvekkilleri tarafından bankaya teslim edildiğini, banka çalışanlarının bu hususları inkar etmediklerini, müvekkillerinin sonradan mevduat hesaplarındaki parayı çekmek istediklerinde banka müdürü tarafından bu isteğin reddedildiğini, yaptıkları araştırmada banka müdürünün zimmet suçlamasıyla teftiş geçirdiğini ve hakkında Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2004/721 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını öğrendiklerini ileri sürerek, müvekkillerine ödenmeyen mevduatlarındaki paraya davalı bankanın alacaklarına uyguladığı en yüksek orandaki temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, öncelikle açılan davada bankanın yönetim kurulu başkanı ve genel müdürünün davalı olarak gösterilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, dava dilekçesinde bankanın hangi hukuksal gerekçe ile sorumlu tutulduğunun belirtilmediğini, davacıların taleplerinin hayali tutar ve ilişkilere dayandırıldığını, bahsi geçen tutarların sistem dahilinde olan tutarlar olmadığını, dava dilekçesinde sıklıkla bahsedilen, davacıların yüksek işlem hacmine sahip hatırı sayılır müşteri oldukları yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, banka kayıtlarında yapılacak olan incelemeler neticesinde davacıların tüm iddialarının asılsız olduğunun görüleceğini, yine dava dilekçesinde belirtilen davalı banka müdürü …hakkında yürütülen zimmet suçlamasıyla ilgili soruşturma sonucunda banka müdürünü haksız gösterecek ve zimmetle ilgili olarak suçlanmasına yetecek herhangi bir somut delile ulaşılamadığını savunarak, tüm müvekkilleri yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince, davacılar tarafından davalı banka personeline para teslim edilip ve bu kapsamda banka personelince düzenlenerek kendilerine verilen bir belge bulunmadığı, davacıların iddialarına dayanak olarak sunduğu belgelerin ise, davalı bankanın müdürü olan …’ın para teslimi sırasında düzenleyerek davalılara verilen belge olmadığı gibi, …’ın ceza dava dosyasında mevcut beyanlarında tehdit altında yazıp davacılardan …’e verdiğini savunduğu, kural olarak davalının BK.’nın 55, 100 ve TTK.’nın 449.maddesi uyarınca çalışanlarının eylemlerinden sorumlu olduğu, ancak bu sorumluluğun doğması için bankaya güven duygusu ile para yatırılması gerektiği, davalının personeli ile davacıların ticari ilişkileri, hesap hareketleri ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere davacıların iyi niyetli 3.kişi olmadıkları, hesapların fiktif açıldığı, davacıların işlemleri bilen veya bilmesi gereken konumda oldukları, her ne kadar hesap cüzdanları var ise de, dayanağı fiili para yatırma konusunun bulunmadığı, davacıların davası TMK.’nın 2.maddesi ile bağdaşmadığı gibi, davacılar ile … arasındaki ilişkinin, banka-müşteri ilişkisi olmadığı, davacıların da, paraları bankadaki kendilerine ait diğer hesaplara yatırma amaçlı göndermedikleri, … aracılığı ile TL olan paralarını piyasadaki döviz kuru altındaki bir kurdan dövize çevirme amacı ile gönderdikleri, iki tarafın da bu amaç ve bilinçle hareket ettiklerinin tüm dosya kapsamından açıkça anlaşıldığı, davacıların verdikleri paradan fazlasını da aldıkları, dolayısı ile davacılarca bankaya para yatırdıklarının ispatlanamadığı, BK.’nın 55, 100 ve 449.maddesine dayalı davalıların bir sorumluluklarından söz edilemeyeceği gerekçesi ile davaların reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ise davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar Dairemizce bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak, her ne kadar banka gişe yetkilisinin ajandasındaki notlarda … ile ilgili bir kısım tutarlar belirtilmiş ise de, ancak çoğu tutarlara ait tarih bilgisi olmadığı, yine gişe yetkilisi …’in yazılı ifadesinde …’in gönderdiği TL tutarının zaman zaman şubeye gelmeden direk olarak …’in döviz bürosuna götürüldüğü, aynı şekilde TL karşılığında alınan döviz tutarının tekrar …’e verildiğinin belirttiği, dolayısıyla ajanda kayıtlarındaki tutarların kayıt dışı işlemlerin olabileceği, bu nedenle de söz konusu belge ve bilgiler ışığında ajandada ki tutarlara dayalı olarak bir alacak tespitinin yapılmasının mümkün olmayacağı mahkememizce kabul edilmiştir. Aynı şekilde dava konusu dekontların toplamı olan 1.921.000.000.- TL’nin banka sistemine girmediği ve davacıların hesaplarına yatırılmadığı, ilgili dekontların bankacılık uygulamasında geçerli bir belge olmadığı, bu nedenle söz konusu dekontlara ilişkin de herhangi bir mevduat alacağının tespitinin yapılamayacağı, yine ceza dosyasındaki sanıkların ve müdahillerin anlatımları ile sabit olduğu üzere, davacılar ile … arasındaki ilişkinin, banka-müşteri ilişkisi olmadığı, davacıların da, paraları bankadaki kendilerine ait diğer hesaplara yatırma amaçlı göndermedikleri, … aracılığı ile TL olan paralarını piyasadaki döviz kuru altındaki bir kurdan dövize çevirme amacı ile gönderdikleri iki tarafında bu amaç ve bilinçle hareket ettikleri, zira ceza davasına yansıyan raporlardan da anlaşıldığı üzere esasında davacıların verdikleri paradan fazlasını da aldıkları, bu maddi gerçek doğrultusunda ceza dosyasından emniyeti suistimal suçlamasından sanıklara beraat kararı verildiği, dolayısıyla da, davacıların, davalı bankadan herhangi bir para alacağının olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davalarda davalılar … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı banka yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili temyiz etmiştir.

Asıl ve birleşen davada davacılar, Malatya ilinde kuyumculuk faaliyetinde bulunduklarını, davalı bankanın uzun süredir müşterisi olduklarını, davalı banka müdürü…’ın döviz satışlarına ilişkin olarak bankanın forwart hesabı ve havuz sistemi bulunduğunu, bu hesap aracılığı ile ucuz kurdan döviz aldıklarını belirttiğini, bu hesapta değerlendirmek için bankaya para getirdiklerini, müdürün sistemin arızalı olduğunu belirterek, imzalı ve kaşeli dekont üzerine yatırdıkları tutarı yazdığını, sonradan banka müdürü hakkında zimmet suçlamasıyla yargılama yapıldığını öğrendiklerini belirterek, davalı bankadan, bankanın yönetim kurulu başkanı … ve genel müdürü …’tan tazminat talebinde bulunmuşlardır.

Mahkemece davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 55, 100. maddelerine göre çalışanlarının eylemlerinden sorumlu olduğu, ancak bu sorumluluğun doğması için bankaya güven duygusu ile paranın yatırılması gerektiği, davacıların iyi niyetli olmadığı, hesabın fiktif açıldığı, her ne kadar hesap cüzdanları var ise de dayanağı fiili para yatırma konusunun bulunmadığı, davacılar ile banka müdürü arasındaki ilişkinin banka-mudi ilişkisi olmadığı, davacıların paraları bankadaki kendilerine ait hesaba yatırma amaçlı göndermedikleri, banka müdürü aracılığı ile TL olan paralarını piyasadaki döviz kuru altındaki kurdan dövize çevirme amacı ile gönderdikleri, bankaya para yatırıldığının ispatlanamadığı, 818 sayılı BK’nın 55, 100. maddeye göre sorumlulukları olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 28/03/2019 tarih ve 2017/3577 Esas, 2019/2389 Karar sayılı ilamı ile ağır ceza mahkemesince kesinleşen maddi vaka olarak, davalı banka müdürünün, bankada forward hesabı olduğunu belirterek davacılardan para alması, sonrasında bankaya ait dekont üzerine şube müdürü kaşesini imzalayarak belge vermesi, davacılar tarafından bir kısım paraların davalı banka müdürüne verilmesi, gişe yetkilisi …’in ajandasında bunların bir kısmının yer alması, müdür tarafından davacılara eksik ödemeler yapılıp kalanın bankanın havuz hesabında bulunduğunun belirtilmesi, banka müdürünün davacıların eksik paralarını ödemek için üçüncü kişilerin hesabından, davacıların hesabına para aktarılarak zimmet suçunun işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100. maddesine göre çalışanının eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, ayrıca davalı banka şube müdürünün eyleminden dolayı banka yönetim kurulu başkanı ve genel müdürüne husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle mümeyyiz davacılar yararına bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, mahkemece bozma ilamına uyulmasıyla birlikte bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğacak olup, temyiz incelemesi sonucunda kararın uygun bulunan kısmının onanmasına karar verilmediği sürece, bozma ilamı ile birlikte temyize konu ilk karar ortadan kalkacağından, bozmaya uyan mahkemenin bu defa uyulan bozma ile oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek bozmanın gerektiği şekilde yeniden bir karar vermesi gerekmektedir.

Bu itibarla mahkemece, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmak suretiyle bilirkişi heyeti oluşturulmasının sağlanması ve Dairemiz bozma ilamında belirtilen hususlar nazara alınarak, davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100. maddesine göre çalışanının eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, asıl ve birleşen davada verilen hükmün temyiz eden davacılar yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davalarda davalılardan alınarak asıl ve birleşen davalarda davacılara verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davacılara iadesine, 20/10/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Asıl ve birleşen dava, davalı bankada bulunan mevduat hesaplarındaki paranın faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece verilen ilk karar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, dairemizin 28.03.2019 gün 2017/3577 Esas 2019/2389 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamında özetle “Ağır Ceza Mahkemesi’nce gerçekleşen maddi vaka olarak, davalının banka müdürünün, bankada forward hesabı olduğunu belirterek davacılardan para alması sonrasında bankaya ait dekont üzerine şube müdürü kaşesini imzalayarak belge vermesi, davacılar tarafından bir kısım paraların davalı banka müdürüne verilmesi, gişe yetkilisi …’in ajandasında bunların bir kısımının yer alması müdür tarafından davacılara eksik ödemeler yapıp, kalanın bankanın havuz hesabında bulunduğunun belirtilmesi, banka müdürünün davacılarının eksik paralarını ödemek için 3. kişinin hesabından davacıların hesabına para aktararak zimmet şuçunun işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100.maddesine göre çalışanın eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyulmuş bozma ilamından sonra alınan bilirkişi rapor ve ek raporları uyarınca ve kesinleşen ceza mahkemesi uyarınca asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili temyiz etmiştir.

Sayın çoğunluk tarafından mahkemece bozma ilamına uyulmasıyla birlikte bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluştuğu, temyiz inceleme sonucunda kararın uygun bulunan kısmının onanmasına karar verilmediği sürece bozma ilamıyla birlikte temyize konu ilk karar ortadan kalkacağından mahkemece bu defa bozma ilamıyla oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek karar verilmesi gerektiği bu nedenle davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100.maddesine göre çalışanın eyleminden sorumlu olduğu kabul edilerek banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurları bulunup bulunmadığı değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.

Dairemizin bozma ilamından sonra mahkemece alınan bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında özet olarak “davalı banka gişe yetkilisinin ajandasında almış olduğunun notlarda …rumuzuyla belirtilen tutarların … ile ilgili olduğunun belirtildiği, ancak çoğu tutara ait tarih bilgisi olmadığı ve gişe yetkilisi …’in yazılı ifadesinde …’in gönderdiği TL tutarının zaman zaman şubeye gelmeden direkt olarak …’in döviz bürosuna götürüldüğü, aynı şekilde TL karşılığında alınan döviz tutarın tekrar …’e verildiğini belirttiği ve ajanda notları içinde bulunan …’e ait olarak düşünülen tutarların tarih bilgisi olmadığı ve ajanda kayıtlarında tutarlarında kayıt dışı işlemlerinde olabileceğinin de anlaşılmış olduğunun, dava konusu dekontların toplamı 1.921.000.000 TL’nin banka sistemine girmediği ve davacılar hesabına yatırılmadığı, ilgili dekontların bankacılık uygulamasında geçerli bir belge olmadığı dava konusu dekontlara ilişkin herhangi bir mevduat alacağı tespitinin yapılamayacağını” belirtmişlerdir.

Kesinleşen Malatya 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 26.04.2005 gün 2004/721 E.2005/124 K. sayılı ilamında sanık banka çalışanı …’ın F.bak A.Ş’ye karşı zimmet suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına karar verildiği, kesinleşen mahkeme kararında 2002 yılından zimmet olayının ortaya çıktığı 2004 yılı haziran ayı sonuna kadar … ile sanık …arasında banka sistemine girmiyen para alışverişi yapıldığı …’in cazip gelen düşük kurdan döviz alma işlemlerine başladığı bu şekilde şube müdürü olan sanığa kayıt dışı Türk Lirası gönderemeye başladığı, bu paranın şubedeki hesap ve sisteme sokulmadan piyasadan döviz alınıp yine …’e verildiği, sanığın hayali olarak oluşturduğu forward hesabında para bulunmaması üzerine diğer müşterilerin hesaplarından para çekilerek …’e verildiği, her nekadar sanık hakkında müdahil … ve diğer müdahil arkadaşlarına karşı hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış isede, müdahil ve arkadaşlarının tüccar oldukları, basiretli bir tüccar gibi hareket etmeleri gerektiği banka hesaplarının yazılı bir belge ile kanıtlanmasının mümkün olduğu müdahillerin iddialarına konu para miktarını bankaya yatırdıklarına dair herhangi bir yazılı belge bulunmadığı müdahillerin alacaklarının sanığın zimmetine geçirdiği kabul olunan miktar kadar ve bu miktardan fazla olduğunu dair yazılı delil bulunmadığı” belirtilmiştir.

Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alınmış, bilirkişi rapor veya ek raporlarında davacıların davalı banka hesaplarına geçen tutar dışında fazla para yatırdıklarını ispatlanamadığı, gişe yetkilisi …’in ajandasındaki bilgilerin ise kayıt dışı işlemlere ait olacağı, kesinleşen ceza mahkemesi kararıda dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Sayın çoğunluğun bozma ilamında belirttiğinin aksine davacılar yararına herhangi bir usuli kazanılmış hak bulunmayıp yapılan bozma eksik inceleme ve araştırmaya ilişkindir. Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmış raporlar alınarak toplanan deliller sonucu oluşan sonuca göre bir karar verilmiştir.

Bilindiği üzere 818 saylı BK’nın 53, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74.maddesi uyarınca ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının fiil kısmına ilişkin bölümü hukuk mahkemesinde kesin delil etkisindedir. Eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgular hukuk hakimini bağlar. Kesinleşen mahkeme kararıyla davacıların iddiaların aksine hesaplarına yatırılan para dışında fazladan bankaya para yatırdıklarını ispatlayamadıklarını, müdahillerin tacir olup basiretli tacir gibi hareket etmediklerini, bankaya herhangi bir para girişi olmadığı, müdahillerle sanık arasında piyasadan ucuz döviz temini için kayıt dışı işlemler yapıldığı belirtilmiş, bu maddi olgular sabit olmakla yukarıda açıklanan bilirkişi rapor ve ek raporu dikkate alındığında davacıların hesaplarına yatırılan para dışında davalı bankaya fazladan para yatırıldığını ispatlayamamış olmaları nedeniyle usul yasaya uygun ve uyulan bozma ilamına göre yapılan inceleme sonucu toplanan deliller sonucunda verilen asıl ve birleşen davanın reddine dair karar doğru olduğundan mahkeme kararının ONANMASI gerektiği kanatiyle sayın çoğunluğun dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçesine katılamamaktayım.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu