Kolluk Faaliyetlerinde Drone Kullanımının Hukuki Boyutu
İlerleyen teknolojinin bir türü olan droneların kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bir çok alanda kullanılan dronelar, kolluk faaliyetlerinde de kullanılmaya başlanmıştır.
Kamu düzeninin sağlanması adına yapılan çalışmaların çok daha hızlı ve kolaylıkla gerçekleşmesini sağlayan droneların kullanımının hukuki boyutu gözardı edilmektedir.
Kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerini oldukça kolaylaştıran droneların kullanımı hakkında herhangi bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Kanunlar ile sınırları çizilmemiş olan droneların kullanımı denetime tabi olmayan sınırsız bir yetki sağlamaktadır. Bu durumun anayasal haklara uygun olup olmadığı, bu yollar ile elde edilen delillerin hukuka uygun olup olmadığı gibi hususların incelenmesi gerekmektedir.
Drone Nedir?
Drone, genellikle insansız hava aracı (İHA) olarak da adlandırılan, uzaktan kumandalı veya otomatik olarak kontrol edilebilen bir hava taşıtıdır. Drone’lar çeşitli boyutlarda ve tasarımlarda olabilirler.
Genellikle dört pervane veya motor kullanılarak havada tutulurlar, bu tür dronelara “quadcopter” denir, ancak başka tasarım ve konfigürasyonlara da sahip olabilirler. Drone’lar genellikle kameralar, sensörler ve diğer teknolojik ekipmanlarla donatılabilirler.
Droneların Kullanım Alanları Nelerdir?
Drone’lar farklı amaçlar için kullanılabilirler. Örneğin:
- Askeri Amaçlar: Casusluk, gözetleme ve keşif görevleri için kullanılabilirler.
- Sivil Amaçlar: Fotoğraf ve video çekimi, haritalama, tarım izleme, arama-kurtarma operasyonları ve genel hobi amaçları için kullanılabilirler.
- Taşıma ve Dağıtım: Kargo taşıma ve teslimat için kullanılan dronelar, özellikle son zamanlarda popülerlik kazanmıştır.
- İnşaat ve Mühendislik: İnşaat sahasında proje ilerlemesini izlemek ve haritalama yapmak amacıyla kullanılır.
Droneların Kolluk Kuvvetleri Tarafından Kullanılması
İlerleyen teknolojinin eseri olan droneların kolluk kuvvetlerince kullanımının örnekleri özellikle medyaya defalarca yansımıştır. Pandemi döneminde alınan tedbirlerin uygulanmasına yönelik yapılan drone izlemeleri sonucunda elde edilen kayıtlar epey ürkütücüdür. Yine medyaya yansıyan görüntülerin bazılarında konutlara oldukça yakın izleme yapıldığı görülmektedir. Tüm bunlar ile kişilerin anayasal haklarının ihlali açıkça görülmektedir.
Bu sorunlar gözardı edilerek kollukça drone ile incelemeler devam etmektedir. Özellikle trafikte drone kullanımı oldukça yaygın olup bu yol ile trafik kurallarına aykırı fiiller derhal tespit edilebilmektedir. Kolluk kuvvetleri tarafından binlerce uçuş gerçekleştirilmiş ve binlerce kural ihlali tespit edilerek trafik cezasına konu edilmiştir.
Her ne kadar sayısız avantaj ve kolaylığı bulunsa da drone kullanımı oldukça tehlikelidir. Hatta bu drone faaliyetleri halihazırda hepimize ütopik ve ürkütücü gelen bir dünya düzeni getirebilecek kadar kuvvetlidir. Dronelar üzerine yerleştirilebilecek cihazlar ile kişilerin konuşmalarının kaydedilmesi, yüz tanıma teknolojisi ile kişilerin yakın takip altında tutulması, daha küçük boyutlarda üretilebilecek dronelar ile konutların dahi izlenebilmesi gibi birçok ürkütücü ihtimal ile karşı karşıya getiren droneların kullanımının anayasal çerçevede düzenlenmesi gerekmektedir. Bu durum hemen herkesçe bilinen ve teknolojinin toplum yapısını sürükleyebileceği ürkütücü durumu, hepimize ütopik gelen bir senaryo ile gözler önüne seren Black Mirror isimli dizinin “Hated in the Nation” isimli bölümünü akıllara getiriyor. Dünyadaki arıların yerini teknoloji ile donatılmış droneların aldığı bu ütopik evrende insanların tüm hakları açıkça ihlal edilmekte ve hukuk düzeni temelinden sarsılmaktadır. Somut durumda hukuki boyutu düşünülmeksizin kontrolsüzce kullanılan dronelar hakkında herhangi bir hukuki düzenleme yapılmaması halinde ise bu gibi ütopik bir evrene sürüklenebileceğimiz aşikardır.
Drone İle Yapılan İzleme ve Kayıt Faaliyetlerinin Niteliği
Drone ile yapılan izleme ve kayıt faaliyetlerinin amacı elbette kişilerin özel hayatlarını ihlal etmek değildir. Bu faaliyetlerin asıl amacı kamu güvenliğini sağlamaktır.
Bu amacın gerçekleştirilmesi için ise hukuka aykırılıkların ve faillerin tespiti ile bu hususlarda delil elde edilmesi gerekmektedir. Drone teknolojisinin kamu güvenliği çatısı altında delil elde etme amacı ile de kullanıldığı aşikardır.
Teknik Araçlarla İzleme
Bir koruma tedbiri olan teknik araçlarla izleme tedbiri, Ceza Muhakemesi Kanunu madde 140 ile düzenlenmiştir. Koruma tedbirleri, ceza yargılaması faaliyetinin sağlıklı şekilde yapılabilmesi için bireyin bazı temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır. Teknik araçlarla izleme tedbirinin ise soruşturma ve kovuşturma aşamasında mahkemece karar verilmesi ile uygulanabileceği düzenlenmiştir.
Bu tedbirin uygulanması birçok şarta tabi tutulmuştur. Teknik araçlarla izleme tedbirinin koşulları şunlardır:
- Suç işlendiği yönünde somut delillere dayanan kuvvetli şüphe bulunmalıdır.
- Başka şekilde kanıt elde edilmesi mümkün olmamalıdır.
- Tedbir şüphelinin veya sanığın kamuya açık alanlardaki faaliyetini kapsamalıdır.
- Katalog suçlardan biri işlenmelidir.
- Hakim kararı bulunmalıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı kararı bulunmalıdır.
Kanunda sayılan şartların gerçekleşmesi halinde; ses, sinyal veya görüntünün izlenmesine, görüntü ve ses kaydı yapılmasına elverişli teknik araçlarla inceleme yapılabilecektir. Kanunda sayılan şartlar sağlanmadan inceleme yapılması halinde ise elde edilen deliller hukuka aykırı nitelik taşıyacaktır. Hukuka aykırı olarak elde edilen bu deliller ise TCK m. 134 ile düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve TCK m. 286 ile düzenlenen görüntülerin kayda alınması suçlarını oluşturacaktır.
Tüm bu nedenlerle droneların yalnızca delil elde etme amacıyla kullanılması suç teşkil edecektir. Ancak doğru sınırlandırmalar ile ölçülülük ilkesine uyularak kullanılması halinde kamu güvenliğinin korunmasında araç olarak kullanılabilecektir.
Hukuka Aykırı Delil Ne Demek?
Ceza yargılamasında hukuka aykırı delil, hukuk kurallarına ve ceza muhakemesi hukuku normlarına uymayan şekilde elde edilmiş olan tüm deliller olarak tanımlanabilir. Bu tür deliller, bir uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla ispat aracı olarak kullanılamazlar. Bu yasak Anayasa m.38/6 ve CMK m.217/2 ile m.206/2-a’da düzenlenmiştir.
Ceza yargılamasının temel hedefi, maddi gerçeğin adil bir şekilde ortaya çıkarılmasıdır. Bu amaçla, suç teşkil ettiği iddia edilen olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için ceza muhakemesinde “delil serbestisi” ve “vicdani delil sistemi” benimsenmiştir. Bu iki önemli prensibe dayalı olarak, bir ceza davası her türlü delil ile kanıtlanabilir.
Mahkeme, maddi gerçeği araştırmakla yükümlüdür ve bu görevi iddia ve savunma makamlarının istem ve açıklamalarıyla sınırlı değildir, hatta şüpheli veya sanığın ikrarı olmasa bile mahkeme, işin aslını araştırmak zorundadır. Ancak, maddi gerçeği ortaya çıkarmak için dahi, hukuki sınırlara riayet edilmelidir. Maddi gerçeği araştırırken, hukukun çizdiği sınırlar içinde kalınması ve delillerin yasalara uygun bir şekilde toplanması esastır.
Anayasal Boyutu
Drone ile yapılan izleme ve kayıt faaliyetlerinin konusu kişisel verilerdir. Anayasanın 20. ve 21. Maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliği hakkı, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve konut dokunulmazlığı hakkını tehlikeye düşürdüğü görülmektedir.
Anayasa’nın 13. maddesi ile temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması hususu “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sınırlama Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmalı, Anayasanın ilgili maddesinde belirtilen sebeplere bağlı olmalı ve temel hak ve özgürlüklerin ruhuna dokunulmamalıdır. Bu şartlar sınırlamanın sınırlarını teşkil etmekle beraber bir kolluk eylem ve işleminin Anayasaya uygun olabilmesi için de bu şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
Kamusal alanların izlenmesi ve kaydedilmesinin ise özel hayatın gizliliğini ihlal olarak kabul edilemeyeceği yönünde görüşler vardır. Bununla birlikte her ne kadar kamusal alanlarda aleniyet esas olsa da AİHM, bu alanlarda da kişilerin özerk bir alanı olduğunu kabul etmektedir. Kaldı ki kamusal alanların “özel hayat” sınırları içerisinde kalmadığının kabulünde dahi bu yetkinin sınırsız bir şekilde kullanımının hukuka uygun olacağı düşünülemeyecektir.
AİHM’in 18.01.2017 tarihli ve 61838/10 başvuru numaralı Vukota-Bojic/İsviçre kararında; sokaklarda veya kamu mülklerinde İHAS m.8 kapsamında bir ihlal meydana getirmeyeceğini, ancak özel hayatın ihlali iddialarının, söz konusu görüntülerin sistematik ve kalıcı bir şekilde kaydedildiği durumda ortaya çıkabileceğini belirtmiştir. Drone kullanımının ise mobeseye göre daha fazla alanda kullanılabilmesi ve hak ihlalleri meydana getirmeye daha müsait olması nedenleriyle sınırlandırılması ve sınırının mobeseye nazaran daha dar olması gerekmektedir.
Orantılılık, Belirlilik ve Öngörülebilirlik İlkeleri İle İlişkisi
Faaliyet alanı kişisel veriler olan dronelara ilişkin olarak ülkemizde herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu faaliyetlerin kanuni dayanağı olmaması sebebiyle denetlenmesi imkansızdır. Temel hak ve özgürlükleri sınırlayan kolluk tedbirleri, ölçülülük ilkesi bağlamında değerlendirilmelidir. Bu tedbirler, amaçlarını gerçekleştirmeye elverişli olmalı, söz konusu amaç için gerekli olmalı ve en nihayetinde, kolluk tedbirleri ile hedeflenen amaç arasında dengesiz bir oran olmamalıdır.
Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir. Bu faaliyetlerin herhangi bir kanuni dayanak olmadan yapılması belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesine aykırıdır.
Trafikte Dron Kullanımı
Drone’lar kolluk kuvvetlerinde trafikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Diğer sistemlere nazaran daha detaylı çekim yapabilmesi bu bağlamda büyük avantaj taşımaktadır. Bununla birlikte drone ile yapılan çekimler yalnızca aracın dışarıdan görüntüsüne ilişkin değildir. Çoğu zaman aracın içerisi görünecek şekilde çekim yapılıyor olması özel hayata açıkça saldırıdır.
Kamusal alanlardaki faaliyetlerin kayıt altına alınması ile araç içerisinde görüntü alınması arasındaki fark ise gözardı edilemeyecektir. Kişiler araçlarının içerisindeyken kendilerini dış soyutlanmış hissederler. Bu sebeple özel hayata dahil olan araçların içerisinin detaylı şekilde kaydedilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal olarak kabul edilmelidir. Bu kapsamda her ne kadar kamu güvenliği için bu anayasal hak sınırlanabilir olsa da söz konusu sınırlama, hukuki düzenlemeler ile ve Anayasanın 13. maddesinde bulunan şartlar göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
Son dönemlerde ise dronelar ile yapılan kayıtlar neticesinde cezalar ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu noktada söz konusu delillerin hukuka uygunluğu tartışmalıdır. Söz konusu kayıtlar yalnızca delil elde etme amacını taşımaktadır. Yalnızca delil tespiti amacını taşıyan bu faaliyetler ise TCK m.134, 257, 281, 283 ve 286 anlamında suç teşkil etmekte olup elde edilen bu hukuka aykırı deliller kullanılamayacaktır. Hukuka aykırı delillere itibarla mahkûmiyet tesis edilemeyeceğinden bu cezaların kaldırılması gerekecektir.
Özellikle kanuni düzenlemeler bulunmaksızın, kolluğun keyfiliğine bırakılmış bu uygulama neticesinde elde edilen delillerin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu görülmektedir. Bu hususta yapılacak kanuni düzenlemeler ile Anayasa’nın 13. Maddesinde sayılan ilkelere uygun sınırlamalar yapılabilecektir.
Hukuki soru ve sorunlarınız hakkında Ekin Hukuk Bürosunun alanında uzman avukatları ile iletişime geçmek için bize ulaşabilirsiniz.
Stj. Av. Nesrin KOŞAR & Av. Ahmet EKİN