İşçinin Yetkilerinin Elinden Alınması
İşçinin yetkilerinin elinden alınarak huzursuz edilmesi mobbingdir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2008/22535 Karar: 2010/7225 K. Tarihi: 18.03.2010 |
İşçi ile işveren arasındaki ilişki bir sözleşme ilişkisidir. Sözleşme kapsamında her iki taraf da bazı hak ve yükümlülükler çerçevesinde birtakım edimleri yerine getirmeyi taahhüt etmişlerdir.
Çalışma koşulları diyebileceğimiz unsurlar içinde ücret kurucu unsur olsa da bu ilişkide yan unsurlar da yer almaktadır. İşte işveren ve işçi arasında yazılı veya zımni olarak kararlaştırılan tüm bu unsurların meydana getirdiği çalışma koşullarına örnek olarak; işçinin ücreti, çalışma yeri, çalışma saat ve günleri, işçinin işyeri içerisindeki konumu gibi işçinin işyerindeki haklarını belirleyen unsurları verebiliriz.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008/22535 Esas, 2010/7225 Karar sayılı ve 18.03.2010 tarihli ilamında; işçinin yetkilerinin elinden alınarak huzursuz edilmesi mobbing olduğu içtihat edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2008/22535 Karar: 2010/7225 K. Tarihi: 18.03.2010 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı davalı yanında üretim müdürü olarak çalıştığını, işyerinde son zamanlarda davacıyı dışlayan davranışlar olduğunu, en son prim alacağını istediğinde hakarete uğrayarak iş sözleşmesini feshe zorlandığını belirterek kıdem, ihbar tazminatı ve bazı işçilik alacakları iş isteğinde bulunmuştur. Davalı davacının birkaç dönem halinde çalışıp son dönemde kendinin istifa ederek ayrıldığını savunmuştur. Mahkemece iş müfettişleri tarafından yapılan 8.3.2006 ve 21.10.2005 tarihli teftişlerde fazla çalışma yapmadığının, yıllık izin kullandığının, genel tatil ücretinin ödendiğinin anlaşıldığı; taraf tanıklarının ifadelerinden davacının kendinin ayrıldığı, psikolojik baskı sonucu ayrıldığına dair ayrıntılı somut ve inandırıcı bilgi ve görgülerinin olmadığı; üst düzey yönetici olup kendinin ve çalışanların mesaisini ayarladığı ücret + prim esasına göre çalıştığı da dikkate alındığında haklı neden olmadan iş sözleşmesini feshettiği; işçi işveren arasında fesih sırasında ibranameler düzenlenebildiği dikkate alınarak ibranamenin makbuz olarak kabul edilmediği, taraflar akraba olduğu için hatır ilişkisinden dolayı bu belgenin verilmesinin çalışma hayatında sık karşılaşılan olağan işlerden olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının işten kendinin ayrılıp ayrılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacının davalı işyerinde uzun süredir müdür statüsünde çalıştığı, son dönemlerde işyerinde yeniden yapılanma olup yerine yeni bir mühendisin istihdam edilerek yetkilerinin elinden alındığı bu şekilde huzursuz edildiği, işverence psikolojik tacize maruz kaldığı (mobbing) tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının işyerini terk etmesi haklı nedene dayanmaktadır. Mahkemece ibranameye değer verilmediği ve davalı tarafından da hükmün gerekçesi temyiz edilmediğine göre davacının kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3- Davalı davacının yıllık izinlerini kullandığına ya da ücretinin ödendiğine dair imzalı belge sunmamıştır. Bu nedenle yıllık izin ücreti alacağının reddi de doğru değildir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. |