Hakaret Suçunun Unsurları
Hakaret suçunun unsurları, suçun yer aldığı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenmiştir. Hakaret suçunun cezası, nitelikli halinin varlığı halinde artmakta olup basit haliyle üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.
“Siz iki buçuk milyarlık adamsınız!” şeklinde söylenen sözler kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olup hakaret suçunun unsurlarını oluşturmaz. Yargıtay 18. Ceza Dairesi Esas: 2017/4751, Karar: 2019/9316, K. Tarihi: 21.05.2019 |
Hakaret bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığının rencide edilecek nitelikte bir eylem ya da olgu isnat etmek veyahut sövme sureti ile o kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması olarak tanımlanmaktadır. Mağdurun başkalarının gözünün önünde küçük düşürülmesine rencide edilmesi denilmektedir.
Hakaret suçuna ilişkin mahkeme tarafından verilen ceza, cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/4751 Esas, 2019/9316 Karar sayılı ve 21.05.2019 tarihli ilamında; “siz iki buçuk milyarlık adamsınız” şeklinde söylenen sözler kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, bu sebeple hakaret suçunun unsurlarını oluşturmadığı içtihat edilmiştir.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas: 2019/1690 Karar: 2019/13056 K. Tarihi: 27.11.2019 Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre ve sanık hakkında katılanlar … ve …’e yönelik hakaret ve tehdit suçlarından zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulabileceği belirlenerek ve sanığın katılan …’i arayarak bulunduğu devlet hastanesi civarına gidip burada aralarında yaşanan tartışma sonucu darp etmesi nedeniyle yaralama suçundan ayrıca sevk maddesi yazılmamış ise de, iddianame anlatımı ve oluşa göre, ilk eylemin sanık tarafından işlendiğinin sanığın tevilli ikrarı, katılan …’in aşamalardaki beyanı ve adli rapor içeriği ile anlaşılması karşısında, sanığa ek savunma verilerek iki kez yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerinde görüldüğünden, tebliğnamede bu yönden bozma isteyen düşünceye iştirak edilmeyerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; A- Sanık hakkında katılan …’i iki kez yaralama suçundan kurulan hükümlerin temyizinin incelenmesinde; Sanığa yükletilen yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal kararı doğrultusunda, infaz evresinde resen gözetilebileceği, Anlaşıldığından, sanık …’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, B- Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve katılan … ’ı yaralama suçlarından kurulan hükümlerin temyizinde ise; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Sanığın mağdur polis memurlarına “siz iki buçuk milyarlık adamsınız, iki buçuk milyarlık adamla beni muhatap ediyorsunuz” şeklindeki sözlerle hakaret ettiği iddia ve kabul edilmiş ise de; “iki buçuk milyarlık adamsınız” sözünün muhatapların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı, gözetilmeden hakaret suçundan sanığın beraati yerine, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi, 2- Sanığın katılan …’i yaraladığına yönelik suçlamayı kabul etmemesi, katılanın aşamalardaki beyanlarında sanık … tarafından darp edildiğini beyan etmesi, mağdur polis memurlarının kolluk beyanları ile olay tutanağında ise katılanın sanık tarafından darp edildiğinin anlatılması karşısında; CMK’nın 230/1-b maddesi gereğince hangi beyana hangi gerekçeyle üstünlük tanındığı, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair hükme esas alınan delillerin neler olduğu açıklanmayıp yetersiz gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi, 3- Mahkemece her ne kadar sanığın mağdur polis memurlarına “size göstereceğim” diyerek direndiği kabul edilmiş ise de; iddianame içeriği ile mağdurların kolluk beyanlarında sanığın “karakola gidince sizinle görüşeceğiz” dediğinin belirtilmesi, olay tutanağı, mağdurların ve tanık …’in mahkeme beyanlarında ise sanığın bu sözleri söylediğinden bahsedilmemesi karşısında, anlatımlar arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra sanığın “karakola gidince size göstereceğim” dediğinin belirlenmesi halinde bu sözün söyleniş amacının sanığın anayasal şikayet hakkını kullanacağını bildirme niteliğinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hakkında hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, 4- Kabule göre de; a. Sanığın kavga olayı bittikten sonra ekip aracı içerisinde mağdur polis memurlarına “size göstereceğim” demek suretiyle direndiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığın katılanların hangi görevinin yapılmasını engellemek için cebir ve/veya tehdit kullandığı karar yerinde denetime imkân verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilmeden ve eylemin TCK’nın 106/1. maddesinde yer alan tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, b. TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin söz konusu olabilmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, ekip aracında gerçekleşen hakaret eyleminde aleniyet unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, sanığın cezasında TCK’nın 125/4. maddesi uyarınca artırım yapılmak suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi, c. TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. |