İştirak Nafakasının Artırılmaması
Geçen zaman, çocuğun ihtiyaçlarının artması ve ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alınmayarak iştirak nafakasının artırılmaması hukuka aykırıdır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas:2016/8331 Karar:2016/11862 K. Tarihi:19.10.2016 |
İştirak nafakası, boşanma sonrasında müşterek çocuk veya çocukların bakımı ve giderleri için hükmedilen nafaka türüdür. İştirak nafakası, kamu düzenine ilişkin olup, tarafların iradelerine bırakılamaz.
Türk Medeni Kanunu madde 182 fıkra 3 uyarınca; velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
İştirak nafakası belirlenirken yargıç tarafından nafaka yükümlüsünün sosyal ve ekonomik durumunu, çocuğun gereksinimlerini ve velayet kendisine bırakılan tarafın da ekonomik bakımdan çocuğa yapabileceği katkıyı göz önünde tutmalıdır.
İştirak nafakası, hakim tarafından nafaka yükümlüsünün sosyal, ekonomik durumu, çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/8331 Esas 2016/11862 Karar 9.10.2016 Karar Tarihli ilamında, anne babanın ekonomik durumlarında önceki nafaka tarihine nazaran bir değişiklik olmaması dikkate alınarak, mahkemece; aradan geçen zaman, çocuğun ihtiyaçlarının artması, nafakanın niteliği ve ekonomik göstergelerdeki değişim göz ününde bulundurularak, hakkaniyet ilkesine uygun olarak iştirak nafakasının bir miktar arttırılmasına karar verilmesi gerektiğini içtihat edilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas:2016/8331 Karar:2016/11862 K. Tarihi:19.10.2016 “İçtihat Metni” Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması-indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı … vekili dilekçesi ile; tarafların Tire Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/01/2010 tarihli 2007/436 Esas-2010/16 Karar sayılı boşanma ilamı ile boşandıklarını, bu boşanma kararı ile müşterek çocuk lehine aylık 600 TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu, aradan geçen 5 yıllık süre içerisinde nafakanın arttırılmadığını, ancak müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, İzmir Fen Lisesinde başarılı bir öğrenci olduğunu, yatılı olarak eğitim gördüğünü, davalının ise villa denebilecek bir binada yaşadığını, lüks bir aracının olduğunu, sosyal medyada lüks yaşadığını dair yazı vs paylaştığını belirterek nafakanın 900 TL’ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı karşı davacı … vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; müvekkilinin bir baba olarak üzerine düşen tüm yükümlülüğünü yerine getirdiğini, kuyumcu dükkanı varken bile nafakayı ödemekte zorlandığını, boşanma sonrası bu dükkanı kapattığını, ailesinden kalan Tire’deki arsaya inşaat yapmak istediğini, ancak bu işten zarar ettiğini, İzmir’e taşınmak zorunda kaldığını, elindeki parayı tüketmiş olması nedeniyle kayınbabasının evine taşınmak zorunda kaldığını, şu anda işsiz olduğunu, küçük çocuklarına baktığını, üzerine kayıtlı taşınmaz ve araç olmadığını, yeniden evlendiği eşinin çalışmasına rağmen onun da işlerinin iyi gitmediğini belirterek asıl davanın reddi ile karşı davada; 600 TL iştirak nafakasının 150 TL’ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece özetle; müşterek çocuğun İzmir Fen Lisesinde yatılı olarak eğitim görmeye başladığı, ücretsiz yatılı imkanlarından yaralandığı, yemek ve pansiyon parası ödemediği şu hale göre müşterek çocuğun yurt dışı gezileri dışında masraflarının arttığını gösterir bir durumun bulunmadığı, tarafların boşandıktan sonra ekonomik durumlarında nafakanın arttırılması veya azaltılmasını gerektirir ciddi bir değişikliğin olmadığı davacı karşı davalının özel okul işletmeye devam ettiği, yine davalının boşanma öncesi olduğu gibi boşanma sonrasında da dosyaya yansıyan foto vs resimler dikkate alındığında üst düzey bir yaşantı sürdürdüğü, Yargıtayın uygulamaları gereği nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerektiği savunulabilir ise de müşterek çocuğun parasız yatılı eğitim gördüğü dikkate alındığında masraflarında azalmanın bu durumu dengeleyeceği bu uygulamayı mevcut dava açısından uygulanmasını gerektirir vicdani kanaatin oluşmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı/karşı davacı … vekilinin tüm, davacı/karşı davalı … vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; TMK.nun 182.maddesine göre; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. TMK.nun 330.maddesindeki düzenleme ise, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. Yukarıdaki kanun maddeleri çerçevesinde, her şeyden evvel iştirak nafakasının niteliğine değinmekte fayda vardır; Çocuğun kendisine yeterince bakılmasını talep hakkı, insan haklarının kapsamına dahildir. Bu yükümlülüğü en başta ana baba yerine getirir. Ana babanın bakma yükümlülüğünü yerine getirmesi imkânsız ise, hısımlar, onların da bu görevi ifa etmemeleri haline Devlet bu yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır. Çocukların bakım ve eğitimi geniş olarak ele alınmalıdır. Çocuğun ruhi, fikri ve bedeni gelişmesi buna dahildir. Örneğin; çocuğun giydirilmesi, yedirilmesi, tedavisi, tahsili, mesleki terbiyesi, harçlığı için yapılacak masrafları gibi, çocuğa bakma yükümlülüğü kanundan doğar. Yükümlülük karşılıklı değildir. Sadece ana babaya aittir. Çocuk her zaman ana babasından kendisinin geçiminin sağlanmasını isteyebilir. Ana babanın boşanmış olması, evli olmamaları bu yükümlülüklerini sona erdirmez. Boşanmaları halinde eşler çocuğa “iştirak” nafakası ödemekle yükümlüdür. (E. Ertürk, Uygulamada Nafaka Davaları, İstanbul, 2005, syf 214 vd.) Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak; taraflar 25.03.2010 tarihinde boşanmış olup, bu dava ile müşterek çocuk lehine 600 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Müşterek çocuk E. A. 04.04.1999 doğumlu olup, iştirak nafakasına hükmedildiği tarihte 10 yaşında olup ilk okula gitmekte iken, iş bu nafakanın arttırılmasına ilişkin dava tarihinde 15 yaşında olup İzmir Fen Lisesine devam etmektedir. Her ne kadar lisede parasız yatılı imkanından faydalanmakta ise de önceki nafaka tarihine göre çocuğun yaşının büyüdüğü dolayısıyla ihtiyaçlarının da arttığı, yukarıda anlatılan bakım yükümlülüğüne yalnızca eğitim masrafının girmeyeceğine dair açıklamalar çerçevesinde, anlaşılmaktadır. Nitekim, çocuğun giydirilmesi, yedirilmesi, tedavisi, tahsili, mesleki terbiyesi, harçlığı için yapılacak masrafları gibi, çocuğa bakma yükümlülüğü kanundan doğar. O halde; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, anne babanın ekonomik durumlarında önceki nafaka tarihine nazaran bir değişiklik olmaması dikkate alınarak, mahkemece; aradan geçen zaman, çocuğun ihtiyaçlarının artması, nafakanın niteliği ve ekonomik göstergelerdeki değişim göz ününde bulundurularak, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak iştirak nafakasının bir miktar arttırılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile bu talep yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |