Buz Sebebiyle Yaşanan Kazada İdarenin Sorumluluğu
Trafik kazasının meydana gelmesinde etkili olan buzun ortadan kaldırılmaması, idarenin kusur sorumluluğunu doğurur. Danıştay 15. Daire Esas: 2018/736 Karar: 2018/6709 K. Tarihi: 04.10.2018 |
Hizmet kusuru, bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında hizmetin kuruluşu, işleyişi veya düzenlenmesinde meydana gelen aksaklıklar, hatalar veya eksiklikler nedeniyle oluşan sorumluluktur.
Hizmet kusuru, hizmeti yürüten personelin kusurundan bağımsız olarak ortaya çıkabilir ve kamu hizmetinin yürütülmesindeki kusurlardan doğan zararlardan idarenin sorumlu olması anlamına gelir.
Bu durumda, hizmet kusuru olarak adlandırılan aksaklık ve bozukluklar genellikle sorumluluğun nedeni olarak kabul edilir. Tam yargı davalarında, amaç idarenin bir işlemi veya eylemi nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmin edilmesidir. Bu tür davaların çözümlenmesinde, oluşan zararın kesin ve gerçek olup olmadığı ve bu zararın idari hizmetin eksik veya kusurlu işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Danıştay 15. Dairenin 2018/736 Esas, 2018/6709 Karar sayılı ve 04.10.2018 tarihli ilamında; yolda buzun kaldırılmamasının kazaya sebebiyet verdiği, kazanın meydana gelmesine etkili olan buzun, can ve mal güvenliği sağlayacak şekilde ortadan kaldırılmasını sağlamayan idarenin kusurlu olduğu içtihat edilmiştir.
Danıştay 15. Dairesi Esas: 2018/736 Karar: 2018/6709 K. Tarihi: 04.10.2018 İstemin Özeti : Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 24/10/2017 tarih ve E:2017/2101, K:2017/5970 sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Düşüncesi : 05.07.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Raporuna göre; buzlanmanın kazaya etkisinin %75 olduğunun tespit edilmesi, sorumlu olduğu karayolu üzerinde can ve mal emniyetini sağlamakla görevli olan idarenin, eğimli ve virajlı ana yol kesiminde buzlanmayı önleyecek veya oluşan buzu ortadan kaldıracak çalışmaları yapmak zorunda olması, bozma kararındaki gerekçenin karşılanmadan idareden gelen belgelere dayalı olarak kazanın meydana gelmesinde hizmet kusuru olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı düşüncesiyle, karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, davacının karar düzeltme isteminde ileri sürülen hususlar Dairemizin 24/10/2017 tarih ve E:2017/2101, K:2017/5970 sayılı kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görüldüğünden, kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemizin anılan kararı kaldırılarak temyiz istemi yeniden incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü: Dava, 22.12.2009 tarihinde Afyonkarahisar-Ankara karayolunun 30. Kilometresinde tek taraflı trafik kazası sonucunda davacının eşi Ö. T.’ın vefat etmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle, uğranıldığı iddia edilen 100.000,00-TL maddi, 20.000,00 TL manevi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır. Afyonkarahisar İdare Mahkemesi’nce, mahkemelerinin 24.08.2011 tarih E:2010/877, K: 2011/971 sayılı kararı ile davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığından davanın reddi yönünde verilen kararın, Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 08.02.2017 günlü ve E:2014/643, K:2017/594 sayılı kararı ile; “Adli Tıp Bilirkişi Raporuna göre buzlanmanın kazaya etkisi %75 olduğuna göre, 80 metrelik buzlanmanın kazaya neden olan bir yol kusuru sayılması ve sorumlu olduğu karayolu üzerinde can ve mal emniyetini sağlamakla görevli olan idarenin, eğimli ve virajlı yol kesiminde buzlanmayı önleyecek veya oluşan buzu ortadan kaldıracak çalışmaları yapıp yapmadığı göz önüne alınmadan davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği” gerekçesiyle bozulması üzerine; bozma kararına uyularak belirtilen hususların tespiti ve açıklığa kavuşturulması için 25.04.2017 tarihinde yapılan ara karar üzerine davalı idarece sunulan 15.05.2017 tarihli ara kararı cevabı ve ekli 22.09.2009 tarihine ait yol çalışma tutanağına göre; kazanın meydana geldiği noktanın 240 metre gerisinde sürücüleri uyarmak amacıyla T-37 (gizli buzlanma) ve TT-29 (50) azami hız 50 km trafik işaret levhası bulunduğu, kaza günü 260-01 Kontrol Kesim Numaralı Devlet Karayolunun Köroğlu mevkiinde buzlanan kesimlere 6 m3 tuz ve agrega kullanıldığı, kazanın meydana geldiği kesimde hava ve yol şartları göz önüne alınarak mutlak surette kar ve buz mücadele çalışmalarının yıllık yapılan program çerçevesinde yürütüldüğü, hususlarının belirtildiğinin görüldüğü, dava dosyasında bulunan tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm olayı nedeniyle davalı idareye atfedilebilecek herhangi bir hizmet kusuru olmağı kanaatine varıldığından davacının talep ettiği 100.000,00-TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından; anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, 7. maddesinin (a) bendine göre, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak davalı idarenin görevi olup, 6001 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre ise davalı idare, karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmasını sağlamak, karayollarını onarmak, işletmek, işlettirmekle görevli bulunmaktadır. Davalı idarenin, karayolları üzerinde işleyen trafiğin can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde yürütmesi ve bu hizmetin yürütülmesi sırasında hizmet kusurundan meydana gelecek zararları ödemesi yukarıda anlatılan mevzuat gereğidir. İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kurumlardan biri hizmet kusuru olup genel olarak bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinde aksaklık ve bozukluk olarak ifade edilmektedir. İdarenin hukuki sorumluluğunun bir sonucu olan tam yargı davalarındaki amaç, idarenin bir eylemi ya da işlemi nedeni ile uğranılan zararın giderilmesidir. Bu türden bir uyuşmazlık çözümlenirken kesin ve gerçek bir zarar oluşup oluşmadığı ve bu zararın idari hizmetin eksik ya da kusurlu işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Dava dosyasının incelenmesinden; Dairemizin 08/02/2017 tarih ve E:2014/643, K:594 sayılı bozma kararında, 05.07.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda, yol üzerindeki buzlanmanın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesine ve mevcut şartlardaki olayın oluşu üzerine %75 oranında etkili olduğunun tespit edildiği ve trafik kazası tespit tutanağındaki krokiye göre buzlanmanın 80 metrelik bir kesitte meydana geldiğinin belirtildiği, karayolu üzerinde can ve mal emniyetini sağlamakla görevli olan idarenin, eğimli ve virajlı yol kesiminde buzlanmayı önleyecek veya oluşan buzu ortadan kaldıracak çalışmaları yapıp yapmadığı göz önüne alınmadan verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, bozma kararına uyan mahkeme tarafından ara karar ile davalı idareden, kazanın meydana geldiği tarihinde eğimli ve virajlı yol kesiminde buzlanmayı önleyecek veya oluşan buzu ortadan kaldıracak nitelikte çalışmaların yapılıp yapılmadığının sorulduğu ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiği, idare tarafından cevaben gönderilen belgelerde, kazanın meydana geldiği gün 260-01 kontrol kesim numaralı devlet karayolunun Köroğlu mevkiinde, buzlanan kesimlere 6 m3 tuz ve agrea kullanıldığının, buzlama çalışmalarında kullanılan kaya tuzunun -12 derecenin altındaki sıcaklıklarda kar ve buz çalışmalarında fayda sağlamadığının bildirildiği, mahkemenin idareden gelen bu bilgilere dayalı olarak, meydana gelen kazada hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda, Adli Tıp Kurumu Raporunda belirtilen karayolu üzerindeki buzlanmanın, kazanın meydana gelmesine olan etkisinin %75 olması ve karayolları üzerinde işleyen trafiği can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde yürütmesi davalı idarenin yasal görevi olduğundan, ana karayolu üzerinde bulunan 80 metre uzunluğundaki buzun trafik emniyetini sağlayacak şekilde yol üzerinden kaldırılması da davalı idarenin yasal görevidir. Davalı idare tarafından dosyaya sunulan belgelere göre, kazanın meydana geldiği 22.12.2009 tarihinde Köroğlu 260-01 yol kesimine 6 m3 tuz ve agrea döküldüğünün belirtildiği, kesim levhasından kilometre ve kaza bölgesinin anlaşılamadığı, çalışma saati bilgilerinin bulunmadığı kaza anında 80 metre uzunluğunda buz tabakasının yolda olması nedeniyle yapılan tuzlamanın buzu ortadan kaldıracak şekilde kimyasal etki göstermediği başka bir ifadeyle buzu eritemediği, -12 derecenin altındaki sıcaklıklarda tuzlamanın buz çalışmalarında fayda sağlamadığının idarenin kabulünde olduğu, dolayısı ile buz tabakasının oluşmasını önleyici veya ortadan kaldırı nitelikte çalışma yapılmadığı görülmüştür. Somut olayda, sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliğinin sağlanması konusunda davalı idarenin görev ve sorumluluğunun bulunduğu, ancak trafiğin yoğun olduğu Afyonkarahisar- Ankara Karayolunun Köroğlu mevkiindeki eğimli ve virajlı ana yol üzerinde bu görev ve sorumluluğunun etkin bir şekilde yerine getirilmemesinin trafik kazasının meydana gelmesinde %75 oranında etkili olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, karayolu üzerindeki buzun kazaya etkisinin %75 olduğunun Adli Tıp Kurumu Raporunda tespit edildiği göz önüne alındığında, kazanın meydana gelmesine etkili olan buzun, can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde ortadan kaldırılmasını sağlamayan davalı idarenin kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu ve hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bu itibarla, kazanın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının karar düzeltme isteminin kabul edilerek, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi’nin 21/06/2017 tarih, E:2017/466; K:2017/735 sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 04/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |