Müşteki (Şikayetçi), Müdahil (Katılan) Nedir?
Müşteki, başka bir ifadeyle şikayetçi; suçtan zarar gören veya suçun mağduru olup işlenen suçu adli makamlara taşıyarak şikâyet eden kişidir.
Müşteki, yargılama evresinde davaya katılmak isterse müdahil (katılan) sıfatını alır.
Müşteki Şüpheli ve Müşteki Sanık Nedir?
Müşteki şüpheli ve müşteki sanık esasında aynı kişi olup yalnızca dosyanın bulunduğu aşamaya bağlı olarak değişmektedir.
Savcılık tarafından yürütülen soruşturma evresinde hem suç isnadı altında olup hem de suçun mağduru sıfatıyla şikayetçi olunmuşsa kişi “müşteki şüpheli” olarak dinlenir.
Kovuşturma evresinde ise yine aynı kişi davaya müdahil olmazsa “müşteki sanık”, davaya müdahil olursa “müdahil sanık” sıfatını alır.
Yukarıda açıkladığımız üzere müşteki, suçtan zarar gören veya suçun mağduru olup işlenen suçu adli makamlara taşıyarak şikâyet eden kişidir. Müşteki sanık sıfatından farkı suç isnadı altında olmamasıdır.
Müşteki ile Mağdur Aynı Kişi Midir? Mağdurun Diğer Sıfatları Nelerdir?
Aynı olayda suçun hem mağduru hem de şüphelisi veya sanığı olan kişi, şikayetçi olmazsa; soruşturma evresinde “mağdur şüpheli”, kovuşturma evresinde ise “mağdur sanık” sıfatıyla dinlenir.
Kimler Müşteki Olabilir?
Müşteki yani şikayetçi gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. Tüzel kişiler, şikayet hakkını yetkili organları aracılığıyla değerlendirir.
Müşteki ile Mağdur Arasındaki Fark Nedir?
Müşteki, olaya konu suçu şikâyet eden kişiyken, mağdur ise olaya konu suçtan zarar görene denir.
Müşteki aynı zamanda suçun mağduru olabilir. Suçun mağduru olmasa dahi kişi müşteki olabilir. Aynı zamanda müşteki, üzerinde suç isnadı olan kişi de olabilir.
Şikayet Süresi Ne Kadardır?
Şikayet süresi mağdurun fiili ve faili öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Müştekinin şikayet hakkını kullanabilmesi için hem faili hem de fiili öğrenmesi gerekir.
Örneğin 01.01.2023 tarihinde aleyhine mala zarar verme suçu işlenen mağdur faili 3 ay sonra yani 01.04.2023 tarihinde öğrenmiş olsun. Bu durumda kişi şikayetçi olmak istediğinde şikayet süresi 01.04.2023 tarihinden itibaren başlar. Hak düşürücü süre 6 ay olduğundan dolayı 01.10.2023 tarihinden itibaren de şikayet süresi zamanaşımına uğrar.
Suçtan zarar gören veya mağdur, fiil veya failden hangisini daha geç öğrenirse şikayet süresi o zaman başlar.
Şikayet hakkı bir hak düşürücü süreye tabi olmasına rağmen, Türk Ceza Kanunu m.66’da düzenlenen dava zamanaşımı süresi içerisinde yapılmalıdır. Örneğin basit yaralama suçunda fail çok sonra öğrenilse bile mağdur 8 yıl içinde şikayetçi olmalıdır.
TCK m. 66’da öngörülen altı aylık şikayet süresi, takibi şikayete bağlı suçlar yönünden geçerlidir.
Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez, her zaman şikayetçi olabilirler. (TCK m.73)
Müşteki Mahkemeye Gelmezse Ne Olur?
Kural olarak müştekinin mahkemeye gitmesi ve beyanda bulunması gerekir. Mahkeme, mağdur veya şikayetçinin şikayet dilekçesinde belirttiği adresine tebligat gönderir. Mağdur veya şikayetçinin tebligata rağmen gelmemesi durumunda yeniden tebligat yapılmaz. Özellikle adres yanlış bildirilmişse mahkeme adres araştırması yapmak zorunda da değildir.
Müşteki olayın tek tanığı veya olayın aydınlanabilmesi için dinlenilmesi zorunlu olabilir. Bu durumda davetiyeye rağmen duruşmaya gelmeyen müşteki polis marifetiyle zorla mahkemeye getirilir.
Uygulamada çoğu zaman zorla getirme kararı, polis tarafından sadece müştekiye bir mahkeme yazısı bırakılarak duruşmaya gitmesi gerektiği bildirilir. Zorla getirmenin aciliyet kasbetmesi nedeniyle fiilen uygulanması gerekiyorsa, mahkemeden zorla getirme müzekkeresinin fiilen uygulanması gerekiyorsa, mahkemeden zorla getirme müzekkeresinin fiilen uygulanmasına dair bir şerh düşülmesi talep edilmelidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun madde 235 hükmü şu şekildedir:
Madde 235–
- Mağdur, şikâyetçi veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır.
- Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz.
- Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.
- Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü fıkra uygulanmaz.
Bu madde hükmünde de anlaşılacağı üzere kural olarak müştekinin kovuşturma aşamasında davalara katılması gereklidir. Bu konuda davanın görüldüğü mahkeme, müştekinin daha önce belirtmiş olduğu adresine davetiye yani tebligat çıkartılır.
Tebligatın ulaşmış olmasına rağmen duruşmaya katılım sağlamayan müşteki hakkında CMK’nun 235. maddesi gereğince yeniden tebligat çıkartılmaz.
Hatırlatmak gerekir ki müştekinin mahkemede dinlenmesi verilecek olan hüküm açısından bir zorunluluk bulunduruyorsa yani davanın seyrini etkileyecek yönde ise çıkartılmış olan davetiyeye yani tebligata rağmen duruşmaya katılım sağlanmamışsa, mahkeme tarafından söz konusu kişi hakkında “zorla getirme kararı” çıkartılabilecektir.
Müştekinin (Şikayetçinin) Hakları Nelerdir?
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 234’e göre mağdur ile şikayetçinin hakları şunlardır:
Soruşturma evresinde, yani dava açılmadan önce savcılık veya polis soruşturması aşamasında;
- Delillerin toplanmasını isteme,
- Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme,
- Avukatı bulunmaması halinde, cinsel saldırı ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,
- Avukatı aracılığı ile soruşturma belgelerini ve el konulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,
- Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma.
Kovuşturma evresinde, yani ceza davası açıldıktan sonra mahkeme aşamasında;
- Duruşmadan haberdar edilme: Duruşmadan haberdar edilme, müştekiye tebligat gönderilmesi ile mümkün hale gelir. Tutuklu işlerde müştekinin zorla getirilmesi kararı da verilebilir.
- Kamu davasına katılma: Kamu davası iddia makamı olan savcılığın suç işlenip işlenmediği hususunda maddi gerçeği ortaya çıkarmak için açtığı bir davadır. Savcı, takibi şikâyete bağlı suçlarda şikâyet hakkına sahip kişinin şikâyet etmesi üzerine, suçun takibi şikayete bağlı değilse kendiliğinden araştırma yaparak delilleri toplamalı ve yeterli şüphe sebepleri varsa bir iddianame ile mahkemeye dava açmalıdır.
Müdahil olma veya katılma talebi mahkemeye yapılacak olan sözlü veya yazılı beyanla olur.
Müdahil Olma (Davaya Katılma) Hakkı Nedir?
Müşteki ister şikâyete tabi olsun ister savcılıkça resen soruşturulsun aleyhine işlenen suçla ilgili şikayetçi olduğu takdirde davaya müdahil olmak (katılma) hakkına sahiptir (CMK m.237).
Müşteki bu yöndeki iradesini mahkemeye yapacağı yazılı veya sözlü olarak bildirir. Talep mahkeme tarafından kabul görürse kişi “katılan” sıfatını alır.
Katılma talebi ancak ilk derece mahkemesinde hüküm verilinceye kadar yapılabilir. İstinaf veya temyiz aşamalarında katılma mümkün değildir (CMK m.237/2).
İlk derece mahkemesi müştekinin katılma talebini reddetmişse, istinaf veya temyiz başvurusunda açıkça belirtmek kaydıyla ‘katılma talebinin reddi kararı’ istinaf mahkemesi veya yargıtay tarafından incelenerek katılma isteğinde bulunan kişinin bu hakka sahip olup olmadığı denetlenir.
Müdahil (Katılan) Ceza Davasında Hangi Haklara Sahiptir?
Davaya katılan kişi (müdahil), ceza davasında taraf haline gelir. Müdahil, müştekinin sahip olduğu tüm haklara ek olarak şu haklara sahiptir:
- Mağdur veya suçtan zarar gören davaya müdahil dolduğunda, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini talep edebilir (CMK m. 239/1).
- Katılan (müdahil), cumhuriyet savcısı ile bağlı olmadan tüm kanun yollarına başvurabilir. Yani, hükme itiraz edebilir, istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurabilir (CMK m. 242/1).
Sonuç
Ceza hukuku, kapsamlı ve uzmanlık gerektiren bir hukuk dalı olup kişilerin hürriyeti söz konusu olmaktadır. Herhangi bir ceza dosyasına taraf olmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Bahar GÜMÜŞTAŞ