Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri Nelerdir?
Kural olarak marka başvurusunda bulunacak kişi marka olarak seçeceği işareti serbestçe belirleyebilir. Ancak bu serbestinin sınırları bulunmaktadır. Bu sınırlardan biri de mutlak ret sebepleridir.
Mutlak ret nedenleri Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenmiştir. Bu nedenler tescil edilmek istenen işaret üzerinde hak sahibi olanların menfaatini korumaktan ziyade toplumun genel menfaatlerini korumaktadır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 4. Maddesi Kapsamında Marka Olamayacak İşaretler
Mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye göre sadece çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı ile yayınlanabilen ve çoğaltılabilen işaretler marka olarak tescil edilebilirken günümüzde sicilde gösterilebilir her işaret marka olarak tescil edilebilmektedir.
Mutlak ret nedenlerini düzenleyen Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının a bendi, aynı kanunun 4. maddesine yaptığı atıfla madde kapsamına girmeyen işaretlerin tescil edilemeyeceğini ifade etmiştir. Yani marka olabilecek işaret niteliğini bulundurmayan işaretler hakkında başvuru yapılması durumunda başkaca bir incelemeye gerek olmaksızın başvurunun reddi söz konusu olacaktır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 4. maddesi incelendiğinde bir işaretin marka niteliği bulunabilmesi için şu şartların varlığı aranmaktadır:
- Başvuru konusu bir işaretin bulunması,
- İşaret ayırt edici nitelikte olmalı,
- İşaretin tescil ettirilmek istendiği mal veya hizmet bulunmalı,
- İşaret sicilde gösterilebilir olmalı.
Herhangi Bir Ayırt Edici Niteliğe Sahip Olmayan İşaretler
Marka hukukunda ayırt edicilik marka olarak tescil edilmek istenilen işarette bulunması gereken temel özelliktir. Ayırt edicilik sayesinde tüketiciler bir mal veya hizmeti diğerinden ayırt edebilir.
Ayırt edicilik, soyut ayırt edicilik ve somut ayırt edicilik olarak ikiye ayrılmaktadır. Sınai Mülkiyet Kanununda soyut ayırt edicilik 5. maddenin a bendinde, somut ayırt edicilik ise 5. maddenin b bendinde mutlak red nedeni olarak bulunmaktadır.
Soyut ayırt edicilik ile anlatılmak istenilen bir işaretin marka olabilmesi için, herhangi bir mal veya hizmet ile ilişkilendirilmeden bulunması gereken halken somut ayırt edicilik işaretin tescil talep edilen mal veya hizmet yönünden ayırt edici niteliğinin bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bu halde marka başvurusunda soyut veya somut ayırt ediciliğin bulunmaması halinde marka başvurusu reddedilmekte ve tescil edilememektedir.
Tasviri İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde; “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” ile ilgili düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu hükmün temel amacı ilgili sektörde bulunan herkesin kullanımına açık olan tasviri ifadelerin bir şahsın kullanımına bırakılmamasıdır. Çünkü bu tasviri ifadelerin bir kişinin kullanımına bırakılması hali haksız rekabete sebebiyet verecektir.
Örneğin; “haberin merkezi” ifadesi radyo ve televizyon sektörü için tasviri nitelikte olduğundan bu hizmetler için söz konusu ibarenin marka olarak tescili mümkün değildir.
Ülkemizde yabancı bir dilde tanımlayıcı olarak kullanılan işaretler de bu bent kapsamında değerlendirilmelidir. Çünkü ülkemizde ortalama tüketici tarafından bilinen sözcükleri herkes kullanabileceğinden bu tip sözcüklerin marka olarak sicile tescili haksız rekabet oluşturacaktır.
Aynı veya Aynı Türdeki Mal veya Hizmetlerle İlgili Olarak Tescil Edilmiş Ya Da Daha Önceki Tarihte Tescil Başvurusu Yapılmış Marka ile Aynı Veya Ayırt Edilemeyecek Kadar Benzer İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının ç bendinde; “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler” mutlak ret nedeni olarak düzenlenmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının ç hükmünün uygulanabilmesi için üç şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlar;
- Markalar arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik-sonralık ilişkisinin varlığı,
- Markaların aynı veya aynı türde mal ve hizmetler için kullanılıyor olması,
- Markalar arasında “ayniyet” veya “ayırt edilemez derecede benzerlik” bulunmasıdır.
Marka İnceleme Kılavuzunda karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpatıp taklit, aynen veya birebir kopya olmaları halinde aynı oldukları ifade edilmektedir. Yani çok küçük değişiklikler dahi aynı olarak kabul edilememektedir. Bu durumda ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ifadesinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik kavramından anlaşılması gereken ise aynı kavramı dikkate alınarak markada yapılacak çok küçük değişikliklerdir. Bu değişikliğe karşın, ortalama tüketici üzerinde oluşan algı her iki markanın da ayniyeti yönünde olmalıdır.
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının ç bendine benzer bir hüküm de aynı kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında nispi ret nedeni olarak düzenlenmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir”
SMK m.11/4’te; “Mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenleme ile aynı sınıflarda bulunan mal ya da hizmetlerin benzer nitelikte, farklı sınıflarda bulunan mal ya da hizmetlerin farklı nitelikte olduklarını göstermediği belirtilerek, farklı gruplarda bulunan mal ya da hizmetlerin benzeyebilecekleri kabul edilmektedir. Ancak bu durum ile sınıfların, benzerliğin tespitinde hiçbir öneminin olmadığı anlaşılmamalıdır.
Aynı veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerlik terimi bazı kararlarında geniş, bazı kararlarında ise dar yorumlanmaktadır. Bu değerlendirme yapılırken markaların içeriğinin, yazımlarının, şekillerin, renk unsurlarının, anlamsal, görsel, işitsel niteliklerinin değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların, mutlak ret nedeni olmasının istisnası Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenleme uyarınca da sonraki tarihli marka başvurusunun aynı mal veya hizmetler yönünden tesciline, bu markanın önceki sahibinin noter onaylı muvafakatinin bulunması halinde engel bulunmamaktadır.
Ticaret Alanında Herkes Tarafından Kullanılan veya Belirli Bir Meslek, Sanat veya Ticaret Grubuna Mensup Olanları Ayırt Etmeye Yarayan İşaret veya Adlandırmaları Münhasıran Ya Da Esas Unsur Olarak İçeren İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendinde; “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” mutlak ret nedeni olarak düzenlenmiştir.
Bu düzenlemenin amacı, ticaret alanında işin doğası sonucu herkes tarafından kullanılan sözcük, işaret ve adlandırmaların ortak alanda kalmasını sağlayarak tekelleştirilmenin önüne geçilmesidir.
Bu bent ile kokular için parfüm, bankalar için banka kelimesinin marka olarak tescilinin önüne geçilmiştir.
Ürünün Karakteristik Özelliklerini İçeren İşaretler
“Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler” mutlak ret nedeni olarak Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde düzenlenmiştir.
Söz konusu madde üç başlıktan oluşmaktadır. Bunlar;
- Malın kendi özgün ve doğal yapısından ortaya çıkan şekiller
- Teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan şekiller
- Malın niteliği, fonksiyonu veya kullanım alanı ile başka türlü meydana getirilmesi veya oluşturulması mümkün değilse bu şekillerin marka olarak tescil edilmesi mümkün değildir.
Malın doğal yapısı kavramıyla malın cins ya da çeşidine ilişkin nitelikleri ifade eden kitap, defter, otomobil gibi doğal ve tanınan şekiller anlatılmaktadır.
Bu şekillerin markanın esas ya da tali unsuru olarak bu tescil edilmesi mümkün değildir.
Örneğin far paletleri, fondöten kutuları malın makyaj ürünlerinin ayrılmaz parçalarıdır. Ancak ambalajların orijinal ve özgün olmaları durumunda tescil edilmeleri mümkündür.
Halkı Yanıltıcı İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5/1- f bendinde, “mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler” mutlak ret nedeni olarak düzenlenmiştir. Markanın temel amacı bir mal veya hizmetin diğer mal veya hizmetten ayrılmasını sağlamaktır.
Tüketici mal veya hizmeti alırken bu mal veya hizmetin nerede üretildiğini, kalitesini, niteliğini ve diğer özelliklerini markaya göre belirlemektedir. Marka olarak tescil edilmek istenen işaret ile ortalama bir tüketicinin mal veya hizmetin bu niteliklerine ilişkin iradesinin yanıltılması halinde piyasanın rekabet düzeni bozulmakta ve bu durum haksız rekabete sebebiyet vermektedir.
Yanıltıcılıktan bahsedilebilmesi için işarette yer alan asli veya tali unsur nedeniyle tüketicinin gerçekte satın almayacağı veya yararlanmayacağı bir mal ve hizmeti sırf işarette yer alan sözcük veya ibare nedeniyle satın alma yoluna gitmesi gerekir
Gemlik bölgesinde yetişmeyen bir zeytin için Gemlik zeytini ibaresinin kullanılması halkı açıkça yanıltmaktadır. Bu durumda mal veya hizmetin üretim yeri veya kalitesi konusunda hiçbir alakası olmayan ibarelere yer verilmesi halinde başvuru yapılan markaların tesciline izin verilmemektedir.
Paris Sözleşmesinin 2. Mükerrer 6. Maddesine Göre Reddedilecek İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının g bendinde; “Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler” mutlak ret nedeni olarak düzenlenmiştir.
Paris Sözleşmesi fikri mülkiyet hukukunda önemli yere sahip bir sözleşmedir. Kanunun 5. maddesinde sözleşmeye yapılan atıf devletlere ait arma, bayrak gibi işaretlerin ve bu devletlerce kabul edilmiş resmi kontrol ve garanti işaret ve damgalarının, uluslararası örgütlerin, kurum ve kuruluşlara ait sembollerin marka olarak tescil edilemeyeceğini ortaya koymaktadır.
Halka Mal Olmuş Tarihi ve Kültürel Değer İçeren İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının ğ bendinde; “Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler” mutlak ret nedeni olarak düzenlenmiştir. Bu madde uyarıca söz konusu işaretler, kamunun ortak mirası niteliğinde kabul edilirler.
Örneğin Sultan Ahmet Cami, Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet, Atatürk, Anıtkabir sözcükleri bu kapsamda tescil edilememektedir.
Dinî Değerleri veya Sembolleri İçeren İşaretler
Dini değerleri veya sembolleri içeren işaretler Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasının h bendinde mutlak ret nedeni olarak düzenlenmiştir.
Toplumda sadece dini bir terim ya da sembol olarak kullanılan ya da doğrudan dini bir çağrışım yapan işaretleri münhasıran ya da esas unsur şeklinde içeren işaretler bu kapsamda değerlendirilir.
Bu kapsamda peygamber isimleri, kutsal kitap adları, dine ait yerlerin adı veya resimleri, ibadet türleri, ibadethane isim ve bölümleri marka olarak tescil edilemez.
Kamu Düzenine veya Genel Ahlaka Aykırı İşaretler
Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinin 1.fıkrasının ı bendine göre; kamu düzenine aykırı işaretlerin ve genel ahlaka aykırı işaretlerin tescili mümkün değildir.
Bir markanın kamu düzenine ve genel ahlaka aykırılığı, o markanın unsurlarını teşkil eden sözcükler, şekiller, harfler, sayılar ve işaretlerle, bunların yarattıkları imaj ve verdikleri mesajlarda ortaya çıkar.
Suça teşvik edici, demokratik düzene aykırılık ve bölücülük içeren unsurları taşıyan markalar kamu düzenine; yerleşik örf ve adetlere aykırı unsurlar taşıyan markalar da ahlaka aykırıdır. Bir terör örgütünün adı veya simgesinin marka olarak kullanılamayacağı söz konusu bent ile ortaya konulmuştur.
Kamu düzeni toplumun genel çıkarlarını koruyan hükümlerin tamamı, genel ahlak ise belirli dönemde bir toplumun büyük çoğunluğu tarafından benimsenmiş bulunan değerlerdir. Her ne kadar kamu düzeni ve genel ahlak kavramları subjektif olsa da mutlak ret nedeni olarak değerlendirme yapılırken ortalama vatandaşın kabul ettiği objektif yargılar dikkate alınmaktadır.
Tescilli Coğrafi İşaretten Oluşan Ya Da Tescilli Coğrafi İşaret İçeren İşaretler
Coğrafi İşaret kavramı Sınai Mülkiyet Kanununun 34. maddesinde; “Coğrafi işaret; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işarettir olarak tanımlanmıştır.” Ayrıca coğrafi işaretler üretilen ürünün, üretildiği yerin özelliklerini tamamen ya da bir kısmına almasına göre menşe ve mahreç olarak ikiye ayrılmaktadır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kapsamında daha önce tescil edilen bir coğrafi işaretten oluşan veya tescilli coğrafi işareti içeren marka tescil edilemez.
Marka tescil süreci ve markaya ilişkin hukuki uyuşmazlıklarınızın bulunması halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.
Av. Ezgi YÜCEL & Av. Ahmet EKİN