Aile (Boşanma) Hukuku

Evlenmenin Sona Ermesi

Boşanma;  ölüm, gaiplik, cinsiyet değiştirme ve hükümsüzlük halleri gibi, evliliği sona erdiren sebeplerden biridir. Boşanma, eşler henüz hayatta iken, bir eşin kanunda öngörülmüş olan sebeplerden birine dayanarak açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hakimin kararı ile son verilmesidir. Boşanma ancak eşlerden birinin kusurlu olması halinde mümkündür. Boşanma davası açma hakkı, kusurlu olmayan eşe tanınmıştır. İrade ilkesi ise, eşlerin birlikte açıkladıkları ortak iradeleriyle kurulan evliliğin yine onların iradeleriyle bozulması esasına dayanır.

Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanun boşanma sebeplerini 161 ile 166. Maddeleri arasında sınırlı sayıda düzenlemiştir. Medeni Kanunda boşanma sebepleri özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı gibi belli olgulara dayanan boşanma sebeplerine özel boşanma sebepleri denmektedir. Evlilik birliğin sarsılması ile eşlerin anlaşamaması gibi genel hususlar genel boşanma sebebi olarak nitelendirilir.

Boşanma Sebepleri

 

Özel Boşanma Sebepleri

Özel boşanma sebepleri zina, hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı olmak üzere beşe ayrılmaktadır

  • Zina

Zina, evli bir erkeğin karısından başka bir kadınla veya evli bir kadının kocasından başka bir erkekle isteyerek cinsel ilişkide bulunması demektir. Kısacası zina, eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkide bulunması anlamına gelmektedir. Eşlerden birinin zinasının boşanma sebebi oluşturabilmesi için, zina eden eşin cinsel ilişkiye bilerek ve isteyerek girişmesi, yani kusurlu olması şarttır.

TMK Madde 161

Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

 Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zina Nasıl İspat Edilebilir?

Zina, her türlü kanıtla ispat edilebilir, zinanın mutlaka suçüstü yapılmak suretiyle ispatı gerekmez. Bir eşin zina yaptığına ilişkin bir takım kuvvetli ve inandırıcı belirtiler varsa, halim bunları takdir ederek davalının zina ettiği sonucunda varabilir. Örneğin, genç bir kadının, gece ev içinde genç bir erkekle bir arada bulunması veya karının başka erkekle yatak odasında yarı çıplak olarak yakalanması.

  • Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış

Hayata kast, eşlerden biri tarafından diğerinin hayatına karşı yapılmış acı sonuç doğuran davranışlardır. Hayata kast, kusura dayanan bir boşanma sebebidir. Pek kötü davranış, eşe yapılan eziyetler, onun bedensel ve ruhsal sağlığını tehlikeye düşürecek davranışlar, eşini hapsetmek, aç bırakmak, dövmek ve anormal cinsel ilişkiye zorlamak gibi ağır hareketlerdir. Kusursuz eşin, hayatına kastetmiş ya da kendisine pek kötü davranışta bulunan eşin affetmesi veya altı aylık ve beş yıllık hak düşürücü sürelerinin geçmiş olması durumunda dava hakkı düşmektedir.

  • Suç İşleme Veya Haysiyetsiz Hayat Sürme

Özel boşanma sebebi olan suç işleme Türk Medeni Kanunun 163. Maddesinde düzenlenmiştir.

TMK Madde 163

 

Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

Boşanma davası açılabilmesi için, küçük düşürücü suçu işleyen eşin ceza kovuşturmasına uğramış ve bu suçtan dolayı hüküm giymiş olması şart değildir; bu tür bir suçun evlilik devam ederken salt işlenmesi yeterlidir.

Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun anlayışına göre sürekli olarak namus, şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak biçimde yaşamak anlamına gelmektedir. İçki düşkünlüğü, kumarbazlık, sinsi sapıklık gibi haller bir kimsenin haysiyetsiz sürdürdüğünü gösterir. Önemli olan bu hallerin sürekli olarak meydana gelmesidir. Haysiyetsiz hayat sürmenin boşanma sebebi olabilmesi için, bu tür yaşamın evlenmeden sonra başlayıp hala sürdürülmekte olması şarttır.

  • Terk

Eşlerden birinin ortak hayata devam etmemek üzere ortak konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesini veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi Türk Medeni Kanununda özel boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Terk fiilinin ortak hayata son verecek şekilde gerçekleşmesi şarttır. Bunun yanında terk, haklı bir sebebe dayanmamış veya evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla gerçekleşmelidir.

Terk

 

  • Akıl Hastalığı

Eşlerden biri akıl hastası olup da ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Boşanma sebebi olan akıl hastalığı, evlenmeye engel olacak türden bir akıl hastalığı ise, evlenmeden sonra meydana gelmiş olması şarttır.

Genel Boşanma Sebepleri

Genel boşanma sebepleri, belli bir olguya veya olaya dayanmayan, önceden belirlenmesi ve saptanması mümkün olmayan çok çeşitli ve farklı olgulardan veya olaylardan doğan durumları esasa almaktadırlar.

  • Evlilik Birliğin Sarsılması

Evlilik birliğin sarsılması Türk Medeni Kanunun 166. Maddesinde düzenlenmiştir.

Evlilik Birliğinin Sarsılmasının Şartları Nelerden İbarettir?

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, eşler arasında çok ciddi ve şiddetli bir geçimsizlik veya anlaşmazlık bulunması demektir. Eşler arasındaki geçimsizlik evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ciddi ve şiddetli olması durumunda söz konusu olacaktır. Çekilmezliğin mutlaka her iki eş için söz konu olmasına gerek yoktur. Ortak hayatın eşlerden sadece birisi için çekilmez hale gelmiş olması yeterlidir.

  • Eşlerin Anlaşması

Türk Medeni Kanunun 166. Maddesinin 3. Fıkrasına göre, “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.”

Anlaşmalı Boşanma İçin Aranan Şartlar Nelerdir?

Evlilik birliği en az bir yıl sürmüş olmalıdır. Eşler önceden aralarında boşanmak üzere birlikte başvurabilirler, yani boşanma davasını beraberce açabilirler. Birlikte başvurmanın yanında aynı şart, eşlerden birinin açmış olduğu boşanma davasını diğer eşin kabul etmesiyle de gerçekleşir.

Hakim, eşleri bizzat dinleyip iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmedikçe boşanmaya karar veremez. Taraflar sadece boşanma konusunda değil, fakat boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu konusunda da anlaşmış olmalıdırlar.

  • Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması
TMK Madde 166/4

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunun 167. Maddesine göre, “Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.”

  1. Ayrılık

Hakim, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu hallerde, boşanma yerine ayrılığa karar verebilir. Davacı ayrılık isteminde bulunmuş ise hakim boşanmaya karar veremez, mutlaka ayrılığa karar vermek zorundadır. Ayrılık, bir yıldan üç yıla kadar uzayabilen süreyle sınırlanmıştır. Ortak hayat yeniden kurulamamış ise, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Ayrılık kararının verilmesinde kusurulu olan eş dahi boşanma isteminde bulunabilir.

  1. Boşanma

Boşanma, mevcut evliliği kesin surette sona erdirir. Boşanma davaları sadece eşler tarafından birbirlerine karşı açılabilen davalardır. Dava açma hakkı olan eş, özel boşanma sebeplerindeli olguyu veya olayı yaratmamış olan eştir. Genel boşanma sebeplerinden evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde ise, kusurlu olsun ya da olmasın kural olarak her iki eşin de dava açma hakkı vardır.

Boşanma davası açma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Ancak boşanma davası devam ederken eşlerden birisi ölürse, ölen eşin mirasçılarından biri davayı sürdürebilir.

Boşanma Davasında Hangi Mahkeme Yetkili ve Görevlidir?

Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir.

  1. Geçici Önlemler

Boşanma davası açıldıktan sonra geçici koruyucu önlemler TMK 169. Maddesinde düzenlenmiştir.

TMK Madde 169

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresinde gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır

 

  • Eşlerin Barınması

Eşlerin barınmasına ilişkin olarak alınması gereken önlem, aile konutunda kimin oturacağını saptanmasıdır. Hakim bu önlemi kararlaştırırken, eşlerin durumunu göz önünde bulundurması gerekir.

  • Eşlerin Bakım Ve Geçimi (Tedbir Nafakası)

Boşanma davası açıldığı zaman ayrı yaşamakta olan eşlerden biri, kendi maddi imkanlarıyla bakım ve geçimini sağlayamıyorsa, imkanları elveren diğer eşin bu eşin bakım ve geçimine katkıda bulunmalı; hakimin takdiren belirleyeceği bir nafaka ödemelidir.

Dava devam ettiği sürece bir eşin diğerine ödeyeceği bu nafakaya uygulamada tedbir nafakası denmektedir. Tedbir nafakası, boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve boşanma hükmünün kesinleştiği güne kadar devam eder.

  • Çocukların Bakımı ve Korunması (İştirak Nafakası)

Çocukların bakımında katkıda bulunmak üzere, çocuklar kendisine bırakılmamış olan eşin ödeyeceği nafaka uygulamada iştirak nafakası denilmektedir.

 

Av. Ahmet EKİN & Stj. Mehmet Can CİVAN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu