İcra Hukukunda Süreler, Tatil ve Talik Halleri Nelerdir?
İcra işlerinde tebligat; icra organları tarafından yapılan işlemlerden muhatabın yazılı elektronik ortamda bilgilendirilmesidir. Bir icra işleminin tamamlanıp hüküm ifade etmesi için ise ilgilisine tebliğ edilmiş olması aranmaktadır. İlgili kişiye tebliğ yapılmadan icra işlemlerinden biri yapılamaz ve yapılması durumunda süresiz şikayet yoluna başvuru imkanı mevcuttur.
İcra ve İflas Kanununun 57. maddesine göre; “İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak borçlu, kendilerine kanunen mümessil tayin olunması icabeden şahıslardan ise icra memuru kısa bir zamanda mümessil tayin edilmesini ait olduğu makamdan ister.”
Tebligat Kanununun 7/A maddesine göre; “10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler, Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları, Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri, Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar, Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri, Noterler, Baro levhasına yazılı avukatlar, Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler, İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birimlere” yapılacak tebligatın elektronik olması zorunludur.
Elektronik tebligat, muhatabın elektronik posta adresine ulaştığı andan itibaren beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Bu halde kişinin elektronik tebligatı açmasının önemi bulunmamaktadır.
Yabancı bir ülkede tebligat o ülkenin yetkili makamı aracılığıyla yapılır. Tebligat Kanununun 25. maddesi ise yabancı ülkelere yapılacak tebligat hususunda şu düzenlemelere yer vermiştir; “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister. (Mülga: 19/3/2003-4829/18 md.) Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili Türkiye Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir.”
Tebligat Kanununun 10. maddesine göre; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”
Bu konuda bir Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı mevcut olup söz konusu karara göre bilinen en son adrese tebligat yapılamaması halinde doğrudan Tebligat Kanununun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Mernis adresi şerhli tebligat yapılması yeterlidir.
Gerçek kişiye tebligat yapılırken muhatabın kendisine yapılması gereklidir. Şayet muhataba ulaşılamazsa tebligat sahibi kişi ile aynı konutta oturan kişilere tebligat yapılabilir. Muhatap veya kendisine tebligat yapılabilecek kişilerden hiçbiri tebligat adresinde bulunmaz veya tebligatı almadan imtina ederlerse Tebligat Kanununun 21. maddesine göre;
“Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir.
İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”
Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın mutlaka vekile yapılması gerektiği ve tebligatın usulü Tebligat Kanununun 11. maddesinde; “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır. Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır. Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icab etmedikçe bu mümessillere yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu durumda vekil mevcutken asile yapılan tebligat usulsüz tebligattır. Yasal temsilcisi bulunan kişilere yapılacak tebligat ise bu temsilcilere yapılır.
Tüzel kişilere yapılacak olan tebligat tüzel kişinin ticaret sicilindeki adreslerine yapılır. Ayrıca tüzel kişiye yapılan tebligatın usulüne uygun olabilmesi için tüzel kişinin temsilcisine veya tebellüğe yetkili kişilere yapılması zorunludur. Tüzel kişiye yapılacak tebligatta şu sıranın izlenmesi tebligatın usule uygun olmasını sağlayacaktır;
- Tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa,
- Temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü yoksa,
- Tüzel kişinin o yerdeki başka memuru veya müstahdemi
Kendisine veya adresine kanuna uygun tebliğ yapılan kimse takip başladıktan sonra adresini değiştirirse yeni adresini tebliği yapan mercie hemen bildirmek zorundadır. Tebligat Kanununun 35. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.”
Tebligatın yapılıp yapılmadığı, kime yapıldığı ile tebligata ilişkin tüm hususlar tebliğ mazbatasında gösterilir.
Kanunda belirtilen düzenlemeler uyarınca tebligatın ilgiliye ulaştırılamaması mümkündür. Bu halde tebligat yapılamayan tebligata yarar adresi bulunamayan kişi adresi meçhul sayılır. Son çare olarak bu durumda ilanen tebligat yapılabilir. Yetkili makam ilanen tebligat için Basın İlan Kurumu’na başvurur ve gazetede ilan ettirilir.
Tebligatın yapılma biçimi Tebligat kanununda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Düzenlemelere aykırı hareket edilmesi ise tebligatı usulsüz hale getirmektedir. Tebligat usulüne uygun yapılmamışsa muhatabın öğrendiğini bildirdiği tarih tebliğ tarihi sayılır ve bu tarihten itibaren süreler işlemeye devam eder. Muhatap usulsüz tebligatı öğrenmemişse bu durumda ise tebligat hiç yapılmamış sayılır.
İcra Hukukunda Süreler Nelerdir?
İcra işlerinin kısa sürede bitirilmesi amacıyla kanunda birtakım sürelere yer verilmiştir. Kanunda belirlenen bu sürelerin taraflarca veya hakim tarafından değiştirilme imkanı ise bulunmamaktadır.
Süreler ilgililer için konulmuş süreler ve icra organları için konulmuş süreler olarak ikiye ayrılabilmektedir. İlgililer için süre kesin nitelikte olup ilgililerin taleplerini belirtilen süre içerisinde sunmamaları halinde o işlem gerçekleşemezken icra organları için süreler düzenleyici niteliktedir. Yani icra organları kendileri için konulan süreden sonra da o işlemi yerine getirebilmektedir.
Sürelerin nasıl hesaplanacağı ise İcra İflas Kanununun 19. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Ay veya sene olarak tayin olunan müddetler ayın veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya senenin aynı gününde ve müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa ayın son gününde biter. Bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takibeden günde biter. Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır.”
İcra dairelerinde ve icra mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanmadığından daireler adli tatil süresince de çalışmaktadır.
İcra Hukukunda Tatil ve Talik Halleri Nelerdir?
Bazı zamanlarda borçluya karşı hiçbir icra takip işlemi yapılamamaktadır. Bu zamanlara ise tatil ve talik halleri denilmektedir.
Tatil Zamanları Nedir?
Tatil saat ve günlerinde icra takip işlemleri yapılamamaktadır. Tatil saati ile kastedilen ise güneşin batmasından bir saat sonrası ile güneş doğmasından bir saat öncesi arasıdır.
Gece iş görülen yerlerde ise bu düzenlemenin aksine haciz yapılması mümkündür. Ayrıca gündüz başlanılmış ve bitirilmemiş haciz gece tamamlanır ve borçlunun mal kaçırdığının anlaşılması halinde de gece haciz yapılabilecektir.
Tatil günleri ile anlatılmak istenilen ise resmi tatil günleridir. Bu günlerde icra takip işlemleri yapılamazken idari tatil günlerinde ise icra takip işlemlerinin yapılması mümkündür. Tatil günlerinde icra takip işlemlerinin yapılamamasının bazı istisnaları ise; haciz ve tebligat yapılabilmesidir.
Talik Halleri Nedir?
Talik hallerinde icra takip işlemlerinin yapılması mümkün olmayıp bunlar şu şekildedir;
- Borçlunun Yakınlarından Birinin Ölümü: İcra İflas Kanununun 52. maddesine göre; “Karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi ölen bir borçlu aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber üç gün için talik olunur”
- Borçlunun Ölümü: İcra İflas Kanununun 53. maddesine göre; “Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır. İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder. Bu takibin mirasçıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yollarıyla kabildir”
- Borçlunun Tutuklu veya Hükümlü Olması: İcra İflas Kanununun 54. maddesine göre; “Mümessili olmayan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takipte, mümessil tayini vesayet makamına ait olmadıkça, icra memuru bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu mühlet içinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmeyen tutuklu veya hükümlü hakkında takibe devam olunur. Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.” Bu halde borçlunun tutukluluk veya hükümlülük süresine göre işlem yapılmaktadır. Şayet borçlu bir yıl veya daha fazla süre ile hürriyetinden yoksun bırakılmışsa bu durumda icra memuru vasi tayini için sulh hukuk mahkemesine başvurmaktadır. Daha az süreli durumlarda ise icra memuru kendisine temsilci tayin etmesi için süre vermektedir.
- Borçlunun Asker Olması: İcra İflas Kanununun 54/a maddesine göre; “Askerlik hizmetinin devamı müddetince erler, onbaşılar ve kıta çavuşları (Uzman veya uzatmalı çavuş ve onbaşılar hariç) aleyhine takipte, icra memuru, bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu müddet içinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmeyenler hakkında takibe devam olunur. Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir”
- Borçlunun Ağır Hastalığı: İcra İflas Kanununun 55. maddesine göre; “Takip borçlunun mümessil tayin edemeyecek derecede ağır hastalığı halinde muayyen bir zaman için icra memurluğunca talik olunabilir. Ağır hastalığın resmi belge ile tahakkuku lazımdır. Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde hastalığın devamı sırasında da haciz yapılabilir” Hasta olmasına rağmen borçlu bir temsilci tayin ederek takibe devam edebilecekse icra memuru takibi ertelemez.
- Özel Talik Halleri: Konkordato mühleti ve fevkalade hallerde mühlet özel talik hallerine örnek verilebilmektedir.
Talik hallerinde kanunun 54. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.”
İcra İflas Kanununun 56. maddesine göre ise; “Takip talikleri esnasında müddetlerin cereyanı durmaz. Müddetin nihayeti bir talik gününe rastlarsa müddet talikin bitiminden sonra bir gün daha uzatılır.”
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL