Velayette Önemli Olan Çocuğun Üstün Yararıdır
|
Boşanma ile ortaya çıkan en büyük sorun ortak çocuğun velayeti meselesidir. Tarafların boşanmadaki kusurları velayet kararını doğrudan etkilemez. Hakim tarafından velayet kararı verilirken çocuğun üstün yararı gözetilmektedir. Bu husus Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Çocuk Haklarının Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, Çocuk Koruma Kanunu ile düzenlenmiştir.
Velayeti yapılan inceleme neticesinde çocuğun bakım ve gözetimini en iyi şekilde yerine getirecek olan taraf verilir. Eşlerin boşanma davasındaki kusurlu hareketleri velayet kararında doğrudan etkili değildir. Ancak eşlerden birinin boşanmadaki kusurlu davranışları çocuğun olumsuz etkilenmesine sebep olacak nitelikte ise o eşe velayet verilmez.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi de 2016/8726 E. 2018/610 K. sayılı ve 16.01.2018 tarihlli kararında “Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.” demektedir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/8726
Karar Numarası: 2018/610
Karar Tarihi: 16.01.2018
….
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından velayet yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, velayet, reddedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalı-karşı davacı kadının temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede;
- a) Mahkemece, taraflar eşit kusurlu bulunarak, her iki boşanma davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabulü doğru olmamıştır.
- b) Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere davacı-karşı davalı erkek daha ağır kusurlu olduğundan, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi gereğince uygun miktarda maddî ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, kadının bu isteklerinin hatalı kusur belirlemesi sonucunda reddi doğru görülmemiştir.
c)Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, “çocuğun üstün yararı” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m.339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Ortak çocuk İrem 04.09.2006 doğumludur. Çocuğun yaşı gözetildiğinde anne sevgi, şefkat ve ilgisine muhtaç çağda olduğu anlaşılmaktadır. Davadan önce ve dava esnasında sürekli anne yanında kalmış olup, annesi, anneannesi, dedesiyle aynı evde kalmaya devam etmekte ve bu süreçte annenin velayet görevini ihmal ettiği veya kötüye kullandığına ilişkin bir tespit bulunmamaktadır. Dosya içerisinde bulunan uzman raporuna göre ortak çocuğun anneye çok düşkün olduğu, “ayrılık anksiyetesi” yaşıyor olabileceği, bu süreçte anneden ayrı kalmasının onu ruhsal olarak örseleyerek olumsuz etkileyeceği gözlendiğinden velayetinin anneye verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir. Bütün bu açıklamalar karşısında; ortak çocuğun velayet düzenlemesi konusundaki üstün yararının, velayetinin anneye bırakılması olduğu anlaşılmakladır. Durum böyle iken; mahkemece çocuğun geçerli üstün yararı olmadığı halde, yazılı şekilde anne ve babanın ortak çocuk üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a, 2/b ve 2/c bentlerinde gösterilen sebeplerle davacı kadın yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın ….. yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcını yatıran ….. geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.01.2018 (Salı)