İçtihatlar

İlk Haksız Tahrikin Kimden Geldiği Net Olarak Belli Olmadığı Durumlar

İlk haksız tahrikin kimden geldiği net olarak belli olmadığı durumlarda haksız tahrik indirimi asgari düzeyde tutulmalıdır.

İzmir BAM 4. Ceza Dairesi Esas: 2017/86, Karar: 2017/87, K. Tarihi: 13.01.2017

Haksız tahrik, bir kişinin haksız bir eylemin neden olduğu öfke veya yoğun stres altında suç işlemesi durumunda ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirim nedenidir. Bu durumda, suç işleyen kişinin kusur yeteneğinde bir azalma olduğu kabul edilir.

Haksız tahrik durumunun sağlanabilmesi için şu koşulların oluşması gerekir:

  • Haksız Tahrik Oluşturan Bir Eylemin Gerçekleşmesi: Fail, mağdurun kendisine haksız bir eylem gerçekleştireceği düşüncesiyle hareket ederek suç işlerse haksız tahrik nedeniyle ceza indiriminden yararlanabilir. Ancak, haksız tahrik için mağdurun somut bir eylemde bulunması gerekir. Mantıksal bir varsayımla hareket edilerek haksız eylem kabul edilmez.
  • Haksız Tahrike Sebep Olan Eylemin Haklı Olmaması: Mağdurun eylemi haklı bir nedenden kaynaklanıyorsa fail haksız tahrik indiriminden yararlanamaz. Eylemin haksız olup olmadığı durumlar özel olarak değerlendirilmelidir.

Örneğin, bir polis memurunun gözaltına aldığı kişiye kötü muamele yapması durumunda, kötü muamele gören kişinin kasten yaralama veya kasten öldürme suçu işlemesi halinde, haksız tahrik nedeniyle ceza indirimi uygulanabilir.

İzmir BAM 4. Ceza Dairesi’nin 2017/86 Esas, 2017/87 Karar sayılı ve 13.01.2017 tarihli ilamında; ilk haksız tahrikin kimden geldiği net olarak belli olmadığı durumlarda haksız tahrik indirimi asgari düzeyde tutulması gerektiği içtihat edilmiştir.

İzmir BAM 4. Ceza Dairesi Esas: 2017/86, Karar: 2017/87, K. Tarihi: 13.01.2017

İstinaf yoluna tabi karara karşı, süresi içerisinde, başvuru hakkına sahip bulunanlar tarafından yapılan istinaf taleplerinin CMK.nun 279/1 maddesi gereğince reddi nedenleri bulunmadığı anlaşıldığından, CMK.nun 280 maddesi gereğince dosyanın esasının incelenmesine başlandı. Dosya içerisinde bulunan iddianame, duruşma tutanakları, gerekçeli karar, dosyaya sunulmuş tüm deliller, belge ve bilgiler ile istinaf dilekçesi içeriği incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

15/07/2015 tarihinde işlenen suçun, ilk derece mahkemesi karar başlığında yanlış gösterilmesi, 23:00 olan suç saatinin hiç yazılmamasının mahallinde düzeltilebilir eksiklik olduğu,

İlk Derece Mahkemesi kararının tebliği üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca kararın istinaf edildiği, sanığın üzerine atılı suçlar yönünden 6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2 maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçların zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK’nın 233. ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK’nun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğu,( Benzer yönde Yargıtay 1. Ceza Dairesinin  2016/3714 esas  2016/3418 karar sayılı ilamında; “….. Mahalli mahkemece verilen hükmün 5271 sayılı CMK’nun 35/2, 260, 6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2 maddeleri gözetilerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına tebliği üzerine anılan kurum tarafından da temyiz edildiği anlaşılmakla, dosya incelenerek gereği düşünüldü.

Suça sürüklenen çocuk A. ve sanık U. C. hakkında çocuk olan maktul B.’a yönelik nitelikli kasten öldürme ve nitelikli yağmaya teşebbüs suçlarından açılan kamu davalarında, 6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2 maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçların zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK’nun 233. ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK’nun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş olup, suça sürüklenen çocuk A. ve sanık U. C. müdafileri, katılan vekili ile suçtan zarar gören Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, maktul B.’a yönelik kasten öldürme ve yağmaya teşebbüs suçlarından suça sürüklenen çocuk A.’nın mahkumiyetine, sanık U. C.’ın ise beraatine dair kısmen re’sen de temyize tabi olan hükümlerin bu nedenle sair yönleri incelenmeksizin, sanık U. C.’ın uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaretine teşebbüs suçundan mahkumiyetine dair hükmün ise bağlantı nedeniyle tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA,  29/09/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

…..” şeklinde belirtilmiştir.)

İfadeler, olayın oluş şekli ile tüm dosya kapsamındaki belge ve bilgilere göre, olayda kullanılan bıçağın sanık ve maktulün birlikte çalıştıkları otele ait olduğu belirtildiği halde müsaderesine karar verilmesi,

İlk Derece Mahkemesi kararında olayın başlangıç aşamasında ilk haksız hareketin kimden geldiği net olarak tespit edilemediği belirtilerek bu husus sanığın lehine değerlendirilip, TCK’nın 29/1 maddesi gereğince haksız tahrik indirimi uygulandığı, ancak ilk haksız tahrikin kimden geldiği net olarak belli olmadığı durumlarda Yargıtay uygulamalarına göre haksız tahrik indiriminin asgari düzeyde tutulmasının içtihat olarak kabul edildiği halde, İlk Derece Mahkemesi kararında gerekçe gösterilmeksizin haksız tahrik indiriminin asgari düzeyin üzerinde tutulduğu, (Benzer yönde Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2016/1587 esas 2016/14354 karar sayılı ilamı)

Anlaşıldığından, kararın CMK.nın 230. maddesinde belirtilen yeterli gerekçeyi içermemesi ve katılma talebinde bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu hakkının  kısıtlanması nedenleriyle CMK. nın 289/1-g maddesince kararın hukuka aykırı olduğu kabul edilerek, CMK.nın 280/1-b maddesi uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kesin olmak üzere 13/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu